0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
138
Okunma
Dağların göğsünde rüzgâr eser,
Özgürlük fısıldar, sessizlik yankılanır,
Bir ceylan seğirtir, kartal süzülür,
Tabiatın dilinde hüküm çözülür...
Kurtlar ulur, geceye sır verir,
Ay ışığında gölgeler devrilir.
Tilki iz sürer, sabırla bekler,
Av ile avcı, kaderde denkler...
Sincap daldan dala atlar,
Kışa hazırlık, bir ömür saklar.
Ne bir fazla, ne bir eksik,
Dağlarda hayat, ölçülü, dengelidir...
Fakat biz insanlar, bir kaleden,
Gözleriz ormanı yüce bir hezimetle.
Zincir vururuz doğaya, hükmetmek için,
Adını koyarız, medeniyet diye...
Şehirlere hapsolmuş ruhlarımız,
Cam kulelerde kaybolmuş varlığımız.
Toprakla bağı kopmuş ellerimiz,
Hangi çiçekten düşer adlarımız?
Oysa bir kurt, açken öldürür,
Bir insan, doyduğunda bile gücünü yürütür.
Karga sabahı selamlar cıvıltıyla,
Biz uyandığımızda, kazanç kavgayla başlar...
Dağlarda hayat adil ve saf,
İnsan içinde bencil ve kof,
Biz evimizi betonla kurarken,
Tabiat yuvasını bir yaprakla örter,
Hangi yanlıştayız, hangi doğrudayız?
Kim efendi, kim köledir?
Dağların yasası nettir,
Bizim kanunlarımız menfaatle lekelidir...
Suyu kirleten biz, toprağı ezen biz,
Gölgesinde serinlediğimiz ağacı kesen biz.
Sonra dönüp sorarız; neden çiçek açmaz,
Neden bir orman, bizden kaçmaz?
Doğa bizimle pazarlık etmez,
Ne verirsek, aynısını göndermez.
Ödünç alınan her nefesin bedeli var,
İnsan bunu anladığında çok geç kalır..
Kartal kanat çırpar, zirvelerde bekler,
Aşağılara indiğinde, kaybeder.
İnsan göğe bakar, yıldızları izler,
Ama ruhu asla zirveye eremez...
Zira biz, kalelerde doğduk,
Demir kapılar ardında büyüdük.
Kendi suretimizi doğada aradık,
Oysa kaybettiğimiz vicdandı, anlamadık...
Bugün kükreyen rüzgâr, bize anlatır,
Dağların sabrı, bize fısıldar.
Ama biz, duymazlıktan geliriz,
Son yaprak düştüğünde, belki anlarız...
Ve işte o zaman, son ağaç devrilirken,
Dağlardan bir ses yankılanır;
"Özgürlüğü betona gömdünüz,
Kendi sonunuzu kendiniz ördünüz!
Erol Kekeç/03.02.2025/Namazgah/İST