seni sordum yokuşlara
gökten uçan kuşlara
denize yansıyan aya
varoşlara seni sordum
sormasaydım keşke
değil ırgalamak
kılları bile kıpırdamadı
seni sordum gök gürültülerine
şimşeklere,
yağmurlara
tipilere, karlara seni sordum
sanki sağır, dilsizdiler
sanki ama, ilgisizdiler
ne oldu da böyle oldu ?
yordu bu süreç beni yordu
olmazdın böyle taş yürekli
suyu baştan kesmezdin
belli ki nazari itibara dahi almıyorsun
belli ki can parem sözümü artık
telaffuz dahi etmiyorsun
şunu iyi bil ki !
gecelerim perme perişan
bir hale büründü
gözlerimse yaşlarla
sanki kırk yıllık
dost oldu
artık sabrım kalmadı
direncim yetmez oldu
dön diyorum dönmüyorsun
öyle bir ateşsin ki bağrımda
bir türlü sönmüyorsun