Kelimeler bağırmıyor gözlerimden
Kulaklarım distorsiyonlara kapalı
Ne çok yorulmuşuz üç beş zaman içinde
Satılmış dereler kırmızı kart gösteriyor
Tanrı transfer derdine düşmüşken balıkları

Neylerim bir anakonda gibi yutmak isterken fili
Sincapların aşkına meşe dallarında
Yedi rengi görünce bir hilal gibi
Emekli edilmiş çocukların çöllerinde
Ben Tanrının deryasında dans eden bir yengeç miyim neyim

Zihnimde kendini kovalayan bir ses
Gönlümde belirmekten saklanan bir görüntü
Kredi kartları icradan satılık banka mıyım
Soğuk düşmüş her yanıma
Tanrıcığım cehenneminde erimek haddim değil

Sanki ben kazanmadım seçimlerimi
Hedefini ıskalayanlara nişancılık öğretmedim
Zor zanaat bir zeytinden bin litre yağ çıkarmak
Gönlümüm kıvrımlarında R600 gazı dolaşırken
Tanrım, ah Tanrım, hatalarını neden düzeltmiyorsun demek de var

Bugün Buzdolabına secde edeceğim
Yarın Çamaşır Kurutma Makinesine
Çeyizini beş kuruşa düzdürüp kefenine girmiş hayallerin
Yapraklarını da süpüreceğim mermerlerin üstünden
Tanrının mezarını ertesi gün ziyaret edeceğim

Dalgasına çarpılmış elektrik sinyalinle
Kes sesini dolap efendi, zırlama artık
On ikili baharat takımı bordo bereli gibi
Saldırmasın demekle kırılmaz ki kristal kirpiklerim
Elmas bombası rüşveti istemek de nedir be Tanrım

Köpüğü abartılmış kahvenin
Kabarcıklarına led ampül döşesem
Kimya formülerinde eşitleyip x ile y’yi
Karekökünü aldığımda süslü tavus kuşunun
Tavukların kümesine vergi vahyini göndermesen olmaz mı Tanrım.

Pirini Mirini emekli edip
Emekli ceketini icraya çıkarıp
Sesine soluğuna manşet çakıp on dalkavukla
Padişah hazretlerinin sofrasında dansöz oynatanlar
Tanrım senden habersiz iş tutan mı var ki

Bir de derler ki uğraşma artık Tanrıyla
Güreş tutulmaz Tanrıyla
Sayılı karıncayı sayısız ejderha ateşinde Tanrıyla
Kavak ıslıkları gibi Tanrıyla
Kim istiyor kaval sesiyle büyülenmek Tanrıyla