6
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
216
Okunma
Saçlarını yolan ana, değilse senin anan
Ömrün viran olduğunu sen nasıl bileceksin
Senin bağında değilse, dalına baykuş konan
Ömrün viran olduğunu sen nasıl bileceksin
Bir fidan dikmeden bağa, güle ahkâm keserken
Yattığın yerden kalkmadan, yola ahkâm keserken
Döşünde yara açılmış kula, ahkâm keserken
Ömrün viran olduğunu sen nasıl bileceksin
Yas tutmadan dostun, komşun, evin, ilin, bucağın
Gülüp oynarken neşeyle, tütüyorsa ocağın
Evlat hasretiyle bomboş, kalmadıysa kucağın
Ömrün viran olduğunu sen nasıl bileceksin
Laf söylemekte mahirsin, şehitlik kutsal derken
Vatan için gerekirse, güya kefen giyerken
İş ciddiye bindiğinde, izbe yere tüyerken
Ömrün viran olduğunu sen nasıl bileceksin
Elin çocuğu ucuzdur, evladın olmayınca
Bela yakınımda diye korkuya dalmayınca
Acıyı özünde duyup, hüzünle dolmayınca
Ömrün viran olduğunu sen nasıl bileceksin
Babasız kalan yetimin, bilmiyorsan halinden
Savrulup düştüğü yerde, tutmuyorsan elinden
“Babamm!” diye inilerken, anlamazsan dilinden
Ömrün viran olduğunu sen nasıl bileceksin
Aydınlık değilse izan, vicdan, ilmin, irfanın
İçinde gizli hesaplar, dönüyorsa kafanın
Görmeyi bilmezsen kimi, vurduğunu tufanın
Ömrün viran olduğunu sen nasıl bileceksin