HÜSEYİN-YEZİD MESELİ
Ayağımız çıplak, yollarımız kor
Bu ne garip dünya, anlamak çok zor! Bu rezil rüyayı gel de hayra yor! Ar damarlarından pislik akıyor Hüseyin sandığım Yezid çıkıyor Şehirde ararsın, görünür dağda Derinde yüzenler boğulur sığda Her yer Kerbelâ’dır bu köhne çağda Karanfil bahçesi barut kokuyor Hüseyin sandığım Yezid çıkıyor Ömür uzun bir yol, bir ân değildir Her gördüğün insan, yârân değildir Gönül bahçeleri viran değildir Hak’tan dem vuranlar maval okuyor Hüseyin sandığım Yezid çıkıyor İnsanlar değişmiş, değildir kendi Nice yalan yanlış gerçeği yendi Kim kime köledir, kimler efendi? Yazlar dondururken kışlar yakıyor Hüseyin sandığım Yezid çıkıyor Sermaye yapan var nefreti, kini Barıştan dem vuran savaş zengini Bu dünyada bulmak müşkül dengini Tabiatındandır yılan sokuyor Hüseyin sandığım Yezid çıkıyor Öfkeden kudurmuş, dönmüş gözleri Hiç inandırıcı değil sözleri Ha taştı taşacak kan denizleri Görenler istisna, herkes bakıyor Hüseyin sandığım Yezid çıkıyor Kula kul olmayız, etmeyiz minnet Dik dururuz daim, çekmeyiz mihnet Şahsiyet zenginlik, en büyük kıymet Fırtına yakındır, şimşek çakıyor Hüseyin sandığım Yezid çıkıyor Akdini bozanlar bizden uzaktır Bu dünyanın süsü, sinsi tuzaktır Nefis karlı dağdır, hazlar kızaktır Kem söz söyleyenler, gönül yıkıyor Hüseyin sandığım Yezid çıkıyor M. NİHAT MALKOÇ |