Hareketli Zaman
Ey zaman, seninle hesap vaktidir şimdi,
Ne dertler yükledin, ne acılar bir dizi. Mazlumu ezdin, zalimi başta taşıdın, Vefa bilmeyen, yüreksiz bir yabancısın... Akar sular gibi, iz bırakmaz gidişin, Ne yıllar tanır, ne bir hâl bilir gelişin. Gözyaşı, kahkaha, hep sana emanet, Ama bilir misin ne hüznü, ne niyazı... Başında bir taç, tahtında aldanış, Güya her şey senin, her anda yanılış. Gün döner, devran döner, izler kaybolur, Ama yıktığın hayaller, yürekte durur... Bir aynasın sen; mazide acı izler taşıyan Ne hayâl bıraktın ne de yarını bizlere armağan, Gökyüzündeki her bir bulut sana döner, Feryatlar, şükürler, umut sesleri geride kalan... Ey zaman, sen hep yıkımların mı kölesi? Hangi şehrin taşı, hangi mazlumun sesi? Kimin duasını, kimin ahını duyarsın, Yaşattığın sancılarla mı uyanırsın? Ey şahit, çığırlardan süreklere, Özürsüz, özürler getiren bir serçe. Ne bir çiçek bıraktın bahar dallarında, Ne de bir teselli verdin güz yapraklarında... Kimi zaman ne bir nefes dinlendin, Kimi zaman çocuk kahkahasını çaldın. Bir elmas kadar değerliydi saniyeler, Ama sen, hoyratça israfçına oynadın... Bakınırız sana, susarız anlamadan, Kimisi dost sanır, kimisi canavardan. Ama biliriz ki sen bir yoldaş değilsin, Her dönüşünde yeni bir yara getirirsin... Ey zaman, şimdi adalet vakti geldi, Elindeki teraziyi düz tut, neşeyi gördün mü? Mazlumun ahında, zalimin kahkahasında, Bir gün gelir, her hesap yanında kapanır senin... Bir hikâye yazarsın, şöhretle ya da zulümle, Ama her sayfan toprakta son bulur. Ve biz, seninle barışırsak bir gün eğer, Bil ki, zafer sadece vicdanın olur... Erol Kekeç/10.01.2025/Sancaktepe/İST |