gece uzun,
uzun da yetmiyor karanlığına.
tozlu sokaklar dolanıyor ayaklarımıza,
ayağımızda yamalı umutlar,
ceplerimizde kırık düşler.
konuştukça kısılıyor sesimiz,
yine de susturamıyorlar bizi.
bir lokma ekmeğin peşine düşmüşüz,
bir cümleye tutunmuşuz,
düşmeyelim diye.
ey elleri nasırlı
kardeşim,
gel,
bir türkü gibi yükselt sesini.
bu
dünya böyle kalmayacak,
bir gün,
o toprakta açacak
güllerimiz,
ellerimizle büyüttüğümüz.
ve belki,
bir kalaylı kelimeden
bir maaş
doğacak bize,
belki de bir şafak,
asgarinin ötesine geçecek.