1
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
434
Okunma
Ey can…
Ey olmazları
Olduran
Ey bilinmezleri
Çözdüren
Ey lâl boşluklarda
Ses veren,
Söz kesen
İzdüşüren,
Gölge salan
Taşıran
Mümkün müydü
Bütün saadetler
Yollardan yollara
Düşe, sapa, dura
Kırpa yamalı çapa
Sere yüreğe âlâ
Görülemez mi hicran
Dallarına tutuna kopa
İncesinden gürüne
Susa, ese çağıra
Duyulmaz mı figan
Eşiğinden ışığına
Aralı dalga kapıla
Vura, vurula, fora
Açılamaz mı üryan
Köklerinden
Nemli uçlarına
Saçılı, saçmalı
Var’ılamaz mı ücran
Ey Can…
Sesim sesime
Yarılır, çatlar da
Çekilir, yayılır
Kopar
Karılmaz mı rüyan
Toprağından sürgüne
Batıra batıra
Kanatırken tohumların
Damarları
Bilemediğine
Daha
Ne kadar
Uzanabilir
Değmeğe çalışabilir
Ki
Sancıları
Sandığı kadar
Değildi
Tarif edemediği
“ Sen, buralarda
Oya’lanma dedi
Boşuna deşme
Eşme sanrıları
Bize sökülmez
Okunmaz
Ait olunmaz
Sorulmaz
Vurguları”
Kimse
Beklememişti
Beklemiyordu da
Sıralarını
O bandığın koku
O konduğun nokta
Nefeslerce derin
Dalabildigin kadardı
Dileğince düğümlü
Soluğunda takılı
Sözsüz yazılı
Sustu, açtı kabuğunu
Bıraktı toprağa
Adını, ruhunu
Gözlerinde
Gömülü
Sızan
Can’ansın
…
5.0
100% (6)