24
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2811
Okunma

Aşk;
Biliyorum.
Vecmini bulduğum an, iki süngü arasında alıp götürecekler seni.
Oysa istek
havenk havenk içimde...
Bir gemiydim
Dalgalı saçlarında dibe vurduğum.
Saklı dururdu yokluğum
Kimsesizliğimin güvertesinde...
Suda halkalar gibi yayılırdı sesin
O ses ki, tutulurdu ellerimle.
Tutulurken ellerim
Şehrayine dönerdi tüm kıyılar.
Bile bile sinerdim tuzlu kokunu üstüme
Sesi kısık o kenti bırakırken geride
Hüma’ nın yaralı kanadından seyrederdim dünyamızı
Bileğinden kırılırdı,
Eli kelepçeli her gece.
/ Mitolojiden uzanan eldin sen
............El değmemiş mahremlerime /
Şimdi,
Tangonun bacaklarını kaldırdığı bu kentten
Umudun dağına tırmanan tüm yollar sarp.
Dağ bayır demeden
Kör topal yürüyorum
Sabır, büyülü bir derman
İçimde sana iman
Teenniler içinde pişmeye koşuyorum...
Baş harflerine secde ettiğim adam!
Fakir imgelerim kuruyor dudaklarımda.
Oysa sıyırmıştım düşüncelerimi
H(g)ecenin doğmamış çocuklarından,
Ve tüm dinlerimden arınarak...
Yeni söylemler arıyorum ruhum için
Bu velüd aşkın keyfini çıkaracağım
336 ışık yılı ötede de olsan,
Ömrünün hep 03:36 sında kalacağım.
/ Bir İstanbul mavisiyle öpeceksin her gece
’Var’ olmaktan
’Yar’ olmaya geçişte çıkan savaşlarımın
Güllerinde saklanan solgun benzimi /
Yıllardır,
İki ileri, bir geri
Türk demokrasisi gibi.
Bedeli öden/eme/miş aşklarım
Sevdam veresiye defteri..
Şimdi, taşlı yollardan geçmiş
Yıpranmış kelimelerim var
Sisli ve pörsümüş bakışlarım
Bir efilti kadar çığlık nefesim
Yüzleşmeye muhtaç
Sana muhtacım!
/Sen bunları duymalıydın Mozart-
Ruhum baharı es
Takvimim acıyı 9 ay geçiyor.../
Gülşah Kolsuz
Ankara
17/Ekim/2008