2
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
346
Okunma
İki kirpiği kavuşamayan bir yaşam
Zihnime yıldızlardan kazıklar çakılıyor
Basamakların ölçüsünü ıskalıyor ayaklarım
Mermerlerde paldır küldür kemik sesi duvarlarda kan resmi
Tanrı acısını benimle paylaşıyor
Yine de kalkıyorum ayağa
Sınırına ulaşıyorum apartmanın
Kırık kolumun acısına diş geçirerek
Aliminyum çerçeveli sınırdan geçmeyi başarıyorum
Korkularım korkuluklarına zor bela tutunuyor merdivenin
Sanki beş bin yıllık bir iniş daha var karşımda
Kuşların bile konmadığı son elma ağacının altında
Kara lastikli nur bakışlı kırmızı elbiseli arabam bekliyor
Ayak bileğim eski yerinden yeniden çatlamış olmalı
Neden boğmaya çalışıyor beni spor ayakkabılarım
Tetiğine basılmış gibi kulak zarımın
Bütün sesler susuyor bir an
Göz kapaklarım tersine hareket ediyor
Göz bebeklerimin içinde karıncalar görüyorum
Korkuluklara tutunup on metre sürükleyerek kendimi
Testereyle biçilmiş ağacın acısını da içime çekiyorum
Küflü kararmış çiviler görüyorum damarlarının üzerinde oturağın
Yumuşak etlerimin üzerine yavaştan inerken sağa doğru uzanıyorum
Kanıyorum biraz daha acıyorum biraz daha
Dişimin birinin kırılma sesi yankılanıyor kafatasımın koridorlarında
Hani nerede beni yaratanlar, programlayanlar, hani nerede sorgu melekleri
Kainatın ötesine uzanan ışıktan geçitler nerede
Hani cennetteki bembeyaz tomurcuk memeli kızlar
Hani nerede kızılca kıyamet tutuşmuş cehennem duvarları
Ne oldu hatırlayamıyorum
Büyük bir deprem mi olmuştu, nükleer bomba mı düşmüştü şehrime
Yoksa güneş sistemindeki gezegenler birbirine mi çarpmıştı
Ne oldu birden bire
Daha karpuz kesmeyecek miydik diye düşünüyorum.
Y.
5.0
100% (2)