1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
199
Okunma
Kendimle yalnız kalsam şöyle diyorum bir süredir
Daha doğrusu İstanbul’la baş başa kalsam
Ben anlatsam o dinlese, İstanbul’u Ben gözlerim kapalı dinlesem
Karaköy sahilinde mesela
Ayakkabının tahta iskelede çıkardığı sesi dinlesem
Kadıköy vapurunda veya
Simit avlayan martıları dinlesem
Oradan Beyazıt verse elini
Sahaflar çarşısında pür dikkat kitapları dinlesem
Eminönü’nde kalabalığın gürültüsünü
Üsküdar’da Kız Kulesi’nin ıssızlığını dinlesem
Çiçekçilerin çingene çekişmelerini
Tramvayların tiz çanlarını dinlesem
İstiklal’de on bin türlü lisan
Ayasofya’da bir başka ezanı dinlesem
Her köşe başını mesken edinmiş kedilerin mırıltısını
Dar Patika yolların çıtırtısını dinlesem
Yağmur yağsa eski tentelerin üstüne, arınmayı dinlesem
Kaldırımdan ağır ağır geçen simitçinin gıcırtısını
Beyoğlu’nda iskarpinlerin tıkırtısını dinlesem
Bir tren kalksa haydarpaşa’dan
Ona sallanan mendillerin ve daha türküsünü dinlesem
Eyüp’te çocukların neşesi sarsa ruhumu
Oyuncak diye tutturan sesleri dinlesem
Sorsam Galata’ya kim bilir ne anlatır
Hezarfen’in öyküsünü bir de ondan dinlesem
Karadan yürü yani gemilerin rüzgarını
Suriçi’nde zafer getiren tekbirleri dinlesem
Bedenler mücerret kılınsa şu koca şehirde
İstanbul’un Ben ruhunu dinlesem
Her karış toprağı birer destan yazsın heyhat!
Yalnız seher vakti Karacaahmed’de huzuru dinlesem...
5.0
100% (2)