Dün
vakit akşam suları
Üstüm salaş kimliğim serseri
Telaş içinde saçlarım ucuş uçuş
Küçük bir melek yolumun üstüne düştü
Uzun metrajlı öksüz bir romanın
Kadrajından süzülen afilli yüzünü
mavi bir çerçevenin kulpuna tutturup.
Dün akşam sularında
zaman Ömür köprüsünün üstünden geçip giderken
Yanımdan
güle oynaya çekip giden gençliğim
Hamallık ettiği elindeki bavul da
avare bir öyküyü
yaşanmadan yiten ömrümden çalıyordu
_ kendinden bi haber_
Ahhh biliyordu oysa ,
ölüm denen gerçeğin yegane bahşişi ne ki? iki metre
beyaz patiska .
Dur cocuklugum! , ahh biraz yavaş !
Dünyanın işi bitmez sonbahar sıraya girmiş
Kış arkasından gelmeye mecbur
sonrası yaşlılık ve malum ayaz.
Sen baharlarının ilki ol
çocuk ,
yeşillen
Bir yükün olacaksa
barış olsun,
aşk olsun
Gülüşün de kilitle
zamanı,
Umut saatin zembereğinden boşalsın
tıpkı yüreğin güzelliği gibi
sen!
gülüşünden tutup saçlarını
kimsesizliğin den öptüğüm
çocuk .
Uğraşma saçımla başımla ,
beyaz olup düşme Unut kusurlarımı
kader çizgim gibi buruşturup yüzünü gamzelerime üşüşme
gülsene
çocuk .
Dün akşam sularında
sevdaya rastladım
Vakit ,Yaş yarıdan ileri
Battı batacak ruhumda akşam
güneşi .
Yaşanmamışlıklarımın mülakatında
torpilsiz kazandığım tek sınav dı
başimda tüten
mukafat gibi uzun
mavi bir semah
Ve geç kalınmış bir sabah
Kargonun yanlışlıkla adresime getirdigi
Ambalajsız
Allah selamı gibi üryan ,
tertemiz
beyaz bir yürekte ,düşsel bir hediye
Bir kara
sevda .......
Piyangodan çıkarcasına
Ömrümün yorgun yapraklarını
gönül takviminden koparan ellerime
Tarihin ilk rakamını yazıp yeniden
tarihe not düşen
Kuruyan topraklara ,dikene
gül açtıran rab yapraklara can veren
yeşil adına ......
Yedi kainatı var eden Yarab
_Yüzme bilmeyen ruhumun derin deryalarda
Yaşama şansı kadar gerçek bir yaşanmamışlık öyküsüdür okunanlar_