7
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1586
Okunma

Sıcak bir dokunuştu istediğim
Ölümün soğuk yüzüne.
Açmazlarda can çekişmek değildi dilediğim, zamandan
Sensizlikte kahr-ı prişanlığım ayandı
Ve lâkin seni bırakıp da ölemedim.
Tutunamadık hayallerimize;
Yenik düştük gerçeklere ve de kaderimize.
En imkansız aşkların imkanıydın
Ve bestelenmemiş şarkıların sözleriydi gözlerin.
Ne yani şimdi ölmeli miyim?
Keşke birtek mermi sıkacak cesaretin olabilseydi şakağıma
Nasılsa ecelim elinden olacaktı, ama!
Hiç düşünmemiştim böylesi bir katl-i fermanı.
Eh! Artık yolun sonu taşlı ve dikenli.
Ve görünüyor Ahuramazdan’ın hanumanına kestiği sonun bileti
Kader kime şikayet edeyim seni?
Yolsam o dokunmaya kıyamadığın saçlarımı
Ve bir gündönümü akıtsam aklarımı avuçlarına,
Bağışlamayacaksın bilirim.
Yalvarmalar boşuna ve boşuna yolları gözlemeler
En çok da severken yakıyor bu ayrılıklar.
Keşke bir içimlik zehir olsaydın kadehimde, dudağıma dokunan
Ve bir hikayemiz olsaydı asırlarca okunan.
Leylâ ve Mecnun’u aştığımızı düşlerken.
Bir tokat misali suratıma çarptı sözcüklerin.
Sensiz ölmeyi bile beceremedim.
Yaşıyorum işte, biraz daha eksilerek her gidenin ardından.
(Eylül artığı bir vakitti)
Emine Genç
5.0
100% (1)