bir kapı olsa da usulca açıp
on sekiz yaşıma varsam ılgın’da
sarıgül kahvede okeye kaçıp
geçen yıllarımı sorsam ılgın’da

sebze pazarında, dayımı bulsam
beton tezgahların, altında kalsam
at arabasında uykuya dalsam
melek çayında bi dursam ılgın’da

kimyon tarlasında günün birinde
sabahın erkeni daha köründe
yitirdiğim aşkı bulsam yerinde
haşhaş tarlasına, girsem ılgın’da

gelin hamamına, giderken kızlar
davul zurna ile yüreğim sızlar
motor kasasında, çingene sazlar
sevda yarasını sarsam ılgın’da

pazartesi günü, gelin ertesi
dökülür çeyizi, pılı pırtısı
tahta kaşıkların o tıkırtısı
tefçi halime’yle vursam ılgın’da

lisenin son günü, gölle gecesi
beton mustafanın duyulur sesi
oyun kursak gelse, daha nicesi
kaynayan kazanlar kursam ılgın’da

bir paket cigara, bir sıcak somun
haşlanmış yumurta, biraz da zeytin
çilim’in bakkaldan dururken Çetin
osman çavuşlara girsem ılgın’da

yine doğsa güneş sivri dağından
ceviz toplasak saracık bağından
yıllar geldi geçti gençlik çağından
bir avaz rüyayı görsem ılgın’da

FATİH ŞAHİN IŞIK
AVAZ