sırlı yüzlerinde tef
geceye gam çemberi çiziyor aynalar
duvarlarda iki yüzlü maskların boğuk çığlıkları
loş karanlığa sandal çeken saçaklanmış mumlar
az ışıkla tütsülenmiş efsunlu ıslık

ah! yarı aydınlıkta hararetli gölge oyunları
ne çok gizem ne çok antika

gece hızlı düştü yaralı parmağımdan küllüğe
izmarit kokulu düşünceler boş hevesler
yırtık hayaller ve zihin oyunları
düş çöplüğüne

Tanrıyla bakışan ay’ın mimoza fısıltısı
ormanların kuytusunda gölgelerin suskunluğu
yoksa hevesi mi kırıldı dili mi tutuldu
geveze eşiğin

az kıvrılalım
yerdeki yumuşacık mindere tekir moduyla
dikey asılı tablonun ayak ucuna sarmaşığın yanına
kafesteki kuş duvardaki ayna ıtırlı bir çayın buğusu
camları sakinleştirir
ve
sokak şuh kahkahasıyla eteklerini açar
saçlarında ay pırıltıları siyahi dudağında ateşli tebessüm
hayal çingenesi eşikte sepetinde kızılcık masalı böğürtlen sızısı
kirpik diplerinden damla damla kanatır
kırık düşleri sofaya
……
zaman atik
üşenmez düş ve gerçeği mayalar
sisten bir yalnızlık çöker cakası sönmüş tozlu raflara
vazodaki çiçeğin gövdesi kıvrılmış ölü yapraklar örtüde
sandalyeler kibirli masa tok üstelik kabadayı
tabaksa aç renkler sağır sürahi dolu
bardaklar boş

rüzgârla kol kola melisalar kıpır kıpır dalları
boyası dökülmüş panjurların dilinde fesleğen şarkısı

gölgelerin dudak ucunda kedilerin mamasını yemiş karıncalar
isli duvarların köşe ucunda derin uykularda
sıska örümcek

bronz gövdeli lambanın küflü tozu
dantelası sararmış çeyrek asırlık abajur
bakır mangalın yamuk gövdesi

süzgün gecenin
içinde ah! ne çok gizem ne çok antika

…….

gecenin kanatları
hızlı düştü küllüğe kapıda annemi bekliyor gölgem
avuçlarımda kuş üzümü bakışlarımda elma şekeri
limon tadında hüzün

ne kadar beklersem bekleyim gelemez ki




.........




ayşe uçar
27102024
11:11