0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
394
Okunma
Kızım Lidya...
Unuttun mu mihmanlığı
Ucuz insan avında karanlık bakışlar
Buz yalazı, can pazarı, kan kokusu
Çift başlı mızrağın esrarengiz gücü
Baş döndürmede yine çılgın alkışlar
Ve sinemde yalnızlık korkusu.
Oğlum Pers...
Hırsın yenilmez cengaveri
Kardeşler, aynı anneden süt emer
Beslenir, semirir her gün
İtibar etmez aslına
Yarınlar meçhul, yarınlar esmer
Ve can keyfekeder, can üzgün.
Kızım Lidya...
Kilit tutar mı paslı kapılar
Yağmursuz, bulutsuz karakışlar
Değişti mevsimlerin doğal dokusu
Sen her mevsim bahar
Sevdamdan bîhaber yakarışlar
Ve ruhumda kış uykusu.
Oğlum Pers...
Umudumun katili
O, bu âlemi aydınlatan şems ve kamer
Büyümekte, güçlenmekte günbegün
Cihan avuçlarından küçük
Yüzü siyah, yüzü soğuk, yüzü mermer
Ve merhamet sonsuzluğa sürgün.
Kızım Lidya...
Gül dalında zakkum çiçeği
Çehresinde nazenin nakışlar
Kıyamete dek sürecek cevahir tutkusu
Yol verir dağlar taşlar, sessiz sedasız
Sırtında yürek elemi kargışlar
Ve bitmez dünyanın rükusu.
Oğlum Pers...
Ağzı köpüren atlar
Çelikten zırhla geçen bir ömür
Savaş, kan, pusat, ölüm, düğün
Kardeşiyle su sızmaz arasından
Demir bileklerde eriyen hayaller kömür
Ve gözyaşıdır sadece gördüğün.
Kızım Lidya, oğlum Pers
İnsanlığa hükmeden humma
Oysa neydi en büyük güç
Sevgi değil miydi hasletimiz
Sır aynasında aynı muamma
Nerede özgürlük, vicdan, adalet
Kardeşlik, hoşgörü, merhamet...
Ve neden bu aşk-ı dilemma?
Kızım Lidya, oğlum Pers
Dünya durdukça
İsmiyle müsemma.
............................Turgut Yörükoğlu
5.0
100% (3)