1
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
335
Okunma
İkindinin sabahında bir uyanış girdi gönlüme
Sırdan utanan bir bülbül yuvası kalbim
Turkuaz hasretleriyle
Mum gibi bir ufalanış vurdu şakaklarıma
Saatler sonrası bir gül daha
Işıklar kurcalanmış uykumda
Kıblesi kimliğinden sonra öten
Güneşlenen hecelerim
Buzul cehennemlerde
Uzun voltalar sonucu
bir çay molasıdır verdiğim seninle
Nazarlı bir libâs ile acılarım
Kundaklarda .....
Ölüm kundakları genzi yanık bir şımarık gülüşüdür
Tanrıdan sanrılarımda oyuncaklar tuğladan kalan
Bâhr i adn yanılsamalarında bir cevşen ile
Ser ile huzurumda bulunmuş bir nimettir
Sana sığındığım
Ter dökülmüş bir aynayı beyaza çalan nedir acep
Yün ile örülü bir nakıştır ördüğün harflerle
Uçurum kaktüsünde bir devedir dudaklarımı kanatırcasına büktüren
Gözde sukutlarla kesik kesik yârdan utanmış
Geviş getiren bir deliye
Kokulu çiçekler sonrası deruni bir yusufçuk dimağı gibi
Karıncalar kendinden ötede bir bar ı grân ile gezindiğim
Ve dahası sur yanımda eğilmiş bir reva kaçışında
Sana susamış tininde selvi bir çimen yavrusu mezarlıklarda
Dilimde dilim varken /kalbimde zamanım senin için...
Gezgin imgeler....