13
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
631
Okunma

‘’sen hiç büyümeyen çocukluğum
sen varlığım yokluğum
sen gün be gün artan karanlığıma
tanrının bahşettiği nurum
gizlemekten yoruldum tut zihnimi dök beni
masallara evrilen sıradan öyküleri
bir de benden dinleyip öyle karar ver e mi’’(Alıntı)
Kırık parmaklıkları öte yanımın
Nidalarından sökün eden ruhun tufanı
Aşka meyleden rüzgâr
Azımsandığı kadar yürek nasıl da aşikâr
Kılar
Öznesini özleme gömdüğü
Dününü gününden söktüğü
Üstü örtülü bir mezar
Ruhuna sadaka iken huzur
Göğün tekmili kadar da kısadır ömür
Sanrılardır başkaldıran şaire
Yazılası kelam ve şiir ve nice nazire
Afyon misali her imge
Uyuşturan ve unutturan acılar kaleme:
Davası büyüktür davası aşk olanın
Divası umut
Sözcükleri de unut diyebilmenin son niyazı
Öykündüğümüzdür ruha iyi gelen her misafir
Ufkumuzda saklı bir yük gemisi adeta
Sırtladığımız gamı gem vuran kayıtlara
Son defa şerh düşmekle iştigal
Aşkla hemhal illa ki
Kalıbın basan her rüya
Ne de olsa şair içtimada
Tutuklu kaldığı mahzenden tek kurtuluşu
Acıyla ihya olan yürekte kalan nuru
Tüm evrene serpiştiren endamlı ruhunu
Kurutana kadar da yaşını
Yasını bahşeden kadere duacı
Kolluk kuvveti iken şairin cübbesi
Yüreğinde saklı aşkın künyesi
Cüretkâr
Ve aşikâr
Kılındığı kadar hanesinde harlanan acılar
Haznesinden taşan bir avuç sevda ve kar
Bitap düşse bile dönüşü yok iken sevmekten
Biteviye sürüklendiği gizemin peşinden
Koyudur koyu
Gecenin gözlerinde uyuya kaldığı
Geçkin kimi zaman sözcükler
Yanan meşale kadar
Gıyabında saklı kıblesi kabir
Azabı çekmeye yetmese de cüssesi
Yağan yağdıran ve yaşlanan zaman
Kanıksadığı kavuşulası o huzur
Varsın olsun derinde saklı gizemli bir sır
5.0
100% (22)