7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1300
Okunma

I.
Ufukta kaybolan bir at,
Gidiyor dört nala zaman.
Gittikçe daralan helezon yollar...
Geceler simsiyah bir pelerin,
Sığındığım sabahtı ellerin.
Nefesimde ne var, kanatıyor çiçeği?
Bakışlarım uçarken peşpeşe bulutlara,
İtiyor zamanı sessizce uçurumdan rüzgâr,
Ağlıyor peşinden dağlar uğuldayarak...
II.
Aydınlatıyor ay ıssız bir yolu,
Fısıltılar duyuluyor çalılıklarda.
Bir dal kırılıyor,
Sesinden ürken bir böcek
Telâşla gidiyor ters yöne.
Büyük bir kavis çiziyor yarasalar,
Acılardan, sancılardan atlayarak.
Ayağı kayıyor umutlarının, yuvarlanıyor yerlerde.
Karanlıkta dua ediyor ağaçlar el ele tutuşmuş.
Gölgelere sinmiş yavru bir ceylan,
Arıyor anasının kokusunu, başı yukarda,
Gözleri ürkek, masum, kapkara...
III.
Kışkırtıyor uykudan arta kalan geceyi
Yolunu şaşırmış işveli bir kahkaha,
Düşüyor yollara kırıtarak.
Birleşip yıldızlar uç uca
Resim yapıyorlar altın tozundan.
Pencerede solgun bir çocuk yüzü,
Bakıyorum, içeri kaçıyor.
Sallanıyor kara bir perde,
Mor bir ışık sızıyor dışarı,
Sabah nerde?
IV.
Bir kadın ilerliyor parmak uçlarında,
Gözleri yerde.
Saçlarında gecenin kokusu
Sürünüyor yerlerde.
Kaşları çatık,
Sanılır sanki bakışlarından
Denizde gemilerinin
Hepsi batık...
İki yavru güvercin gibi
Çıkıyor karanlıkta elleri,
Topluyor saçlarını.
Sıkı sıkı sarındığı mantosunun eteklerinden
Dökülüyor gecenin acımasızlığı, kederi,
Gölgesi gitgide ufalıyor,
Dar sokaklarda koşarak kayboluyor,
v.
Elini çenesine dayamış
Kocaman bir kaya,
Sakalını sıvazlıyor şehre bakarken.
Hayretle seyrediyor ağaran ufku, yorgun.
Gökyüzünde sisten bir çadır,
Ardından dökülüyor damlalar.
Yükseliyor buğu buğu toprak kokusu
Çirkinlikleri toplayarak.
Kara geceye inat, rengârenk gök kuşağı,
Atmış bir ayağını dağlardan aşağı,
Boyuyor ufku boydan boya.
Neş’eleniyor kuşlar
Çekiştiriyorlar gagalarıyla tutup gök kuşağını,
Bin bir renge boyanıyorlar.
Kanatlarının sesinde yükselen alkışlar.
Güneş sıyırıp kılıcını kınından
Çıkıyor bulutların arasından,
Kamaşıyor gözlerim ışıktan.
Hâlenur Kor