senin gözlerin
gökyüzüyle aynı şarkıyı mırıldanır
siperinden söker yıldızları ve ay’ı
bin notalık seslerin uçurumu gizlidir içinde
şiirdir -yücedir- cennetlik bir gezintidir
gözlerin ’’iki ez-zin kuşudur’’ su içerken
içini taşıran nar taneleri gibi
binlerce kelimeyi döker yüreğimden


sana çiçekli dağ akşamlarından
elmanın tadından, sütün ırmağından
zümrüt saraylarından şiirler yazamaz
aynalı şarkılar besteleyemem
hatırım yoktur benim kanatlarının yanında


senin gözlerin bir yezit ordusudur
yüreğim kerbelâ
öldürmekten yorulmaz asla

saçlarında papatyalar
saçların en serin rüzgârların bacısıdır
romanıdır senin o ince parmakların
’-vadideki zambağın-"


benim ülkemin karanlık durağından
ışığın beyaz trenleri geçmez asla
senin gülüşünü gerdanlık diye takan güller
bülbüllerle aynı türküyü söylemez


ben bir savaş sonrasında
bedeni göçük,
sesi çığ altında kalmış bir meçhulüm
kalbimin topçu sınıfları
koruyamaz beni kimliksiz
benim şakaklarım kirli
sabahlarım bulanık, uyanışlarım sislidir


uğultulu soluyorum hâlâ siyahı
endamına her saat
devrim ağrısı çeker rüyalarım
senin kirpiklerinde füsun var
parçamı sayıyorum durmadan
kavgam
kaçıncı dünyanın savaşıdır göz bebeklerinde
şimdi uzanıp nakışlamak var

ölümü ve nikahı



_boran