5
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
619
Okunma

EYLÜL’ÜN SARI DUDAKLARI…
belki de…
eylülün sarı dudaklarıydı az evvel,rüzgârı yanağından öpen
yavaş ve sessiz adımlarla berfinlere yürürken
cesur ıslığı dokunuverdi ansızın boş bir mezar taşına
şiirkâr bakışları geceyi, ceset ceset süzerken
katildi…
kimliksiz bir ebabil kuytusu gibiydi titreyişleri
sanki hüzünleri damıtıyordu kirpiklerindeki imbikten
son çığlığına gizlediği tensiz bedenlerin şehvetini
lime lime eritiyordu sağır takvimler, duvağı bulutlardan düşerken
ağlayan…
toprağın esmer şarkısı uğulduyordu kulakları çınladıkça
sıkmaktan mosmor olmuş suçlu avuçlarında
çaresiz teslim oluverdi ansızın, yaprakların hışırdayan gizli vuslatına
korkunun buzdan elleri yüreğini, hoyratça okşarken
heyhat !…
vakit acıların deminde buğu buğu yudumlarken isli saatleri
hangi imge kırıntısı kurtarır şimdi, gazellere bürünen sisli güzleri
yağmurun gözlerinden aman dileyen acımasız sinsi akrepler gibi
gökyüzünü yırtan kuşların kanatlarında açan ateşten çiçeklerini
kâğıdın beyaz ayazında yaktı şair, kalemine ruhundan kan doldururken
dinle…
oysa biraz önce ıssız bir adam üşüyerek geçti bu ıslak caddeden
ardından kırmızı elbiseli arsız kadın bağırarak koşuyordu peşinden
ya o karanlık çocuk ,neden sendeliyordu suskun adımlarında hıçkırırken
kimdi bu insanlar nereye gidiyorlardı hiç kimseye haber vermeden
hepsinden bin acı hasat kaldı yüreğime ,ne yazık ki !
seyrederken dünyayı, içimin mavi penceresinden
bak…
ölümün soğuk tadı var dudaklarımda ey zaman
hadi, çabuk gel öp sen de en sıcak kıvrımından
her hecesinden sonsuz yalnızlık damlasın hasrete nemli tuzundan
bir kuş tüyünün son çığlığı kanarken yazgımın kızıl dalında
üryan umutlarım maviye düşsün usulca, korkunun zulasından
uyumayı bekleyen nice düşlerim var yine bu gece
hepsi de hazan bereketinin yorgun hüznüne gebe
hadi,resmet suretimi kırık aynalara bir elmas’ın titrek nefesiyle
can rengine bürünsün ,ürken hazin bakışlarım
gülsün nefsince zifirin hüzün cemresinde
asi ruhum henüz son şiirini kendine yazmadan
.
.
belki de
katildi
ağlayan
heyhat !
dinle
bak…
şiire bulandım yine baştan aşağı
mürekkepte anlamıyor artık derdimden,
güneşin avcuma doğurduğu o son yanık başağı
kimler koparıp da çaldı yorgun kalemimden
ahh…
nice sen’ler geldi geçti ömrümden
gamzene sığınan s/efil ben’lerden
utandım
s/ayamadım
aşkımı çerağa çıkartıp da
yüreğimi çarmıha geren
çamurdan maskeleri
dilime lâl etmekten…
şimdi tek dileğimdir , aşk için aşk’a ölmek
eylülün sarı dudakları , son nefesime değmeden…
.
.
.
.
.
.
.
.
.
ecedemet…
5.0
100% (13)