3
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
858
Okunma

kirpik uçlarımdaki mezarlığa
hergün sessiz gemiler yaklaşıyor
çivisi çıkmış dünyanın
güzel insanlarını birer birer alıp götürüyor
annemi , babamı benden acımasızca kopardığı gibi
yıllar geçiyor su gibi
ama insanlık su misali aziz olamıyor
vurmak, kırmak, yaralamak, yok etmek peşinde
sevgi , saygı kelimeleri
anlamını yitiriyor günden güne
bazen ne kadar çok manasız geliyor herşey
kendim kendi gözlerimin önünde
yitip giderken
kendimi teselli edecek gücüm bile yok
sanki kıyamet çoktan kopmuş
ruhum Sırat köprüsünde
en acısı da
arkamdan bir Fâtiha okuyacak kimsem kalmamış
ahhh...
göğün yetmişinci katmanından
elim kolum bağlı kendimi seyrediyorum
çocuk yüreğime eğilip fısıldıyorum
"olsun be çocuk
vicdanımız çok rahat
öyle masumsun ki
sen hiç büyüme
buramda böylece kal
nefesinin şefkatini iliklerime kadar üfle "
gözyaşlarımı senin umut dolu bakışların
öyle güzel dindiriyor ki
anlatamam
bak
bembeyaz örtüsünü üzerine çekmiş bahçen
kuşların ve kargaların havuzdan su içme telaşı ne güzel
nasıl da sevgi çığlıkları atıyorlar elâleme aldırmadan
onların doyumsuz bayramını seyret
ahhh sevgi dolu kalbim
Allah aşkına hiç büyüme
kar sularının saflığı ile su gibi aziz ol
kuşların ve kargaların sevincinden topla yumuk yumuk parmaklarınla
sonra
gözlerini sıkıca yum
damarlarındaki kana enjekte et bu muhteşem anı
içine dolan kırgın çığlıklara aldırma
annenin ak sütü gibi helâldir artık
gülmek sana
nefesinin sesinden öperken kimsesizlik
hadi bir şiirlik gülümse
çekiyorum
ç
e
k
t
i
m
gurbetin hiç gülmeyen yüzüne asayım mı fotoğrafımızı
nagihan