1
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
442
Okunma

YİRMİ DÖRT SAATİM
Dün geceden farkı yoktu
bu gecenin de farkı olmadı
uyku perilerinin ihanetine uğradım
ne kadar başımı yastığa koyup
unutmak için uyumak istesem de
tutarak elinden düşlerim
silüetini getirdiler bana
dikenlerle doldurulmuş yastığa sen diye sarıldım
öpüp koklayamadım
oturup sohbet ettik sabaha kadar
meğer ne güzelmiş seninle yanyanayken
ne güzel anlaşıyormusuz birlikteyken
neler anlattık birbirimize bir bilsen
şimdi anlatırsam
biliyorum oturup da ağlayacaksın
kıyamam ki gözyaşlarına
bak yine
bir kez daha anlatmıyorum dertlerimi
bize dair her ne var ise
içime gömuyorum
oysa ne güzeldi ilk günlerimiz
yanlış anlama
yine de güzeliz
kavgalarimıza
özlemlere
hüzne rağmen güzeliz
şimdi kendime soruyorum
böylesi bir tutkuyla seviyorken birbirimizi
nedir bitiren sevgimizi
lanet olsun
gün ağardı sabah oldu
perde aralığından sızan ışık huzmeleri
alıp götürdüler benden silüetini
sen yokken kahvaltı da etmiyorum
lokmalar boğazıma düğümleniyor
bu yüzden çay bile demlemiyorum
elimi yüzümü yıkadım mı bilmiyorum
hemen üstümü giyinip evden çıkıyorum
sokaklar boş kimseler yok
her neye dokunsam sen
kime baksam sen
galiba aklımı yitiriyorum
kendi kendime söylenerek
doğru meyhanenin yolunu tutuyorum
ne yapayım
paylaşacak kimse olmayınca
derdimi kadehlerle paylaşıyorum
gün geceye devrederken nöbeti
kapatılıyor birer birer meyhane ışıkları
ulan bu saatte kapanır mı
meyhane
desem de nafile
çıkıyorum meyhaneden
eve nasıl geldiğimin farkına varmadan
devralıyorum silüetini teslim ettiğim dört duvardan
Efkan ÖTGÜN
5.0
100% (5)