2
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
416
Okunma

A guzum,
kuyuların derin olurdu ipi
olur olmaz
kopuverirdi tenekelerin sapı
eşek yatıverirdi yolda
sırtımıza yüklerdik yükü
kekik kokusu sarardı goyakları
toprak garasıydı gızların tırnakları
güneş yanığından gargaraydı al yanakları
ne varlık gördük ne yokluk
elimizde avucumuzda var olan
deride keş,
çuvalda un bulgur
hepsi bir deve yüküydü topu topu
bakkala düşmezdi yolumuz
ayranımız tuluktaydı
yağımız batakta
söküğümüz dikilirdi iğne çuvaldızda
kolda saatimiz duvarda takvim olmazdı
gözümüz yıldızdaydı, aydaydı
milim sapmazdı bir obadan bir obaya göçümüz
medeniyetten uzak olsak da
anlardık dağların dilinden, kurdun kuşun halinden
dağların dilini bırak
adını unuttuk çoktan
tuluk ayranını sorma
kola eve girdi gireli adı anılmaz oldu
kaymağı, balı hiç sorma
neymiş etiketsiz, ambalajsızmış
daha neler
yeri belli yurdu belliydi
şimdi bir yatağımız yorganımız belli
gerisi neydüğü belirsiz
İbrahim Şahin
5.0
100% (4)