yüksündüğü bir yaraya
tutukluluk
hasret
bir külün korundaki
son sıcaklık
damağa yapışan ölüşlerin
arzail fiilleri
kumru yalımlı sevdalar
cemalindeki kandil
nefesindeki aşk akarı
eflatun kevser





yorgun öykülerime
şiirler yazan
sesler doğurdu ney
kan akışımdaki tırtıl tiryakiliklerime
renkli kanatlar dokuyan
uçarı deliliklerim
beyaz tül
mor oyalı bir düştü
ellerimde yüzün
gülüşünde havalanır lacivert kanatlı sevmeler




iradesiz bir ifade
ses bölünmesiydi
aşk tınılı serçe nefesi
yüzünü dök yüzüme
darmadağınık saçlarımda
binlerce kelebek düşlü
ışıltı
portakal çiçekli aşktı ellerin





bitkin düşen bir zamana astım
ölümle yıkanmış
yüzümün şırasını
çocukluğumu örttüm dizlerime
masalları serpiştirip
cūmlelere
sustuğum gölgelerde
fig tarlasında babut yiyen çocukların yüzündeki sevinç
ellerin





sakallarından gülüşüne dokunan
bir tutku topluyor
hüznümün saçlarını
korkularım çarmığa gererken
ruhumun keşkelerini
gözlerinle her gece
helalleşiyor kalbim
aydınlığın karanlıkla seviştiği
aşkın
ölümsüzlüğü hipnoz ettigi
masallar anlatırken sesindeki sihir
kuşlar
çocuklar
gökyüzü
masallardaki üç elma
umududa adanmış tüm ihtimaler
biz
bizim




sedanur