GİDERSEN...
Yüreğim ,
Yüreğim niye bu kadar yanıyor . Hangi terkedilmişliğin ızdırabının yükü , neyin kini , öfkesi ... Ah ! Yeter artık . İnan o kadar büyük ki vazgeçmek Ve dönüp böyle arkana kimse de seni uğurlamazken, bir tas su dahi dökmezken kimse geri gelmen dileğiyle kırgın ve küskün çekiliyorum şehrinden bak... Boynum bükük , bir gözüm arkada kalacak hep ellerim ... ellerim boşlukta ve tutunacak bir d/alı olmayacak. Bedenim , en sevdiğin kıyafetlerini kuşanmayacak artık bir bayram çocuğu sevinciyle... Saçlarım kala kalacak sevdamızın bittiği yerde uzamayacak artık. Sonra ,sabahları bir daha kaçak çay içmeyeceğim . Ellerinle ısıtıp getirdiğin ekmeklerin üzerine tereyağı reçel sürmeyeceğim artık. Bak görüyor musun yavaş yavaş ama birden bire vazgeçtim . Her şeyden... Tıpkı , senin benden , senden ,aşkımızdan ve bizden vazgeçtiğin gibi sevgilim. Gidersen Şiir ölür , bir daha doğmaz güneş yeryüzüme ay karalar bağlar , yıldızlar yaş olup akar göğümden göğsüme . Sen susarsan şiir de susar kalpte . Tarih de susar . Bir yangın başlar ömrümün talan edilmiş raflarında... Ve silinir yeryüzünün hafızası , terkeder Nuh’un Gemisi . Ağrı Dağı kaybeder heybetini ve usumun tüm coğrafyalarında yanılmışlığımın izi bir kara leke kalır. |
giden bir ayrılık başlar
bütün ayrılıklar gibi…
toplar bulutlar eteklerini
gözlerimde kalır
hatıraların en derini…
bir sevi gürültüsü
buruklaşır duyularımda
ılgın ılgın eser rüzgar
oynaşır ak saçlarımda…
Elbette sevgiyle