5
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
930
Okunma
Peki onlar,
üzerlerinde yükselip giden göğü
nasıl mükemmel bir nizam içinde
binâ ettiğimize,
onu yıldızlarla nasıl süslediğimize
ve onda en küçük bir çatlağın,
kusur ve düzensizliğin olmadığına
ibretle bakmazlar mı? (18)
Yeryüzünü de döşedik,
oraya sağlam dağlar yerleştirdik,
orada gönüller,
gözler açan
her türlü bitkiyi çift çift bitirdik. (19)
Bütün bunları,
Allah’a yönelecek her bir kula,
kalp gözünü açıp
ilâhî kudretin büyüklüğünü gösterecek
bir delil ve ders alınacak
bir öğüt olması için yaptık. (20)
Biz gökten bereketli bir su indirmekte,
onunla meyve dolu bağlar bahçeler,
tahıl ürünü olarak biçilecek
taneler bitirmekteyiz. (21)
Salkımları üst üste binmiş
yüksek hurma ağaçları yetiştirmekteyiz. (22)
Kullarımıza rızık olsun diye.
Biz o yağmurla ölü toprağa can veriyoruz.
İşte öldükten sonra
kabirlerden çıkışınız da böyle olacaktır. (23)
Kıyâmetin ne zaman kopacağının bilgisi
sadece Allah’a aittir.
O’nun bilgisi ve izni olmadan
ne bir meyve tomurcuğundan çıkabilir,
ne bir dişi hâmile kalabilir,
ne de hâmile olan biri doğum yapabilir.
O,
“Nerede bana şu ortak koştuklarınız?” diye
sesleneceği gün, müşrikler:
“Sana açıkça söyleyelim ki,
içimizde senden başka boyun eğilecek
bir ortağın bulunduğuna şâhitlik edecek
hiç kimse yoktur” diyecekler. (1)
Böylece,
vaktiyle yalvarıp yakardıkları
bütün sahte ilâhlar
onları yüzüstü bırakıp kayboluverecek;
artık hiçbir kurtuluş çârelerinin kalmadığını da
anlayacaklardır. (2)
Göklerde ve yerde ne varsa
hepsi O’nundur.
Gerçek mânada
yüce ve büyük olan yalnız O’dur. (3)
Allah’ın yüceliğinden,
gökler neredeyse yukarıdan aşağı
çatlayıp paramparça olacak!
Melekler de Rablerini
her türlü övgülerle yücelterek tesbih ediyor
ve yeryüzünde bulunanlar için
bağışlanma diliyorlar.
İyi bilin ki Allah,
çok bağışlayıcı,
engin merhamet sahibidir. (4)
Gerçek bu iken,
Allah’tan başka işlerini havale edecekleri
dostlar mı ediniyorlar?
Oysa işlerin kendine havale edileceği
gerçek dost,
asıl koruyucu yalnızca Allah’tır.
Ölüleri diriltecek olan da O’dur.
O’nun her şeye gücü yeter. (5)
O, gökleri ve yeri
daha önce bir benzeri olmaksızın
yoktan yaratandır.
O size kendi cinsinizden eşler,
hayvanlardan da çiftler yarattı.
Sizi ve hayvanları bu düzen içinde
üretip çoğaltmaktadır.
O’nun benzeri gibi hiçbir şey yoktur.
O, her şeyi hakkiyle işiten,
her şeyi hakkiyle görendir. (6)
Göklerin ve yerin anahtarları O’na aittir.
O, dilediğine rızkı bol verir,
dilediğine ise kısar ve ölçülü verir.
Şüphesiz O,
her şeyi hakkiyle bilmektedir. (7)
Allah kullarına karşı çok lutufkârdır.
Dilediğini istediği şekilde rızıklandırır.
Çünkü O çok kuvvetlidir,
kudreti dâimâ üstün gelendir. (8)
Gökleri, yeri
ve bunların içinde çoğaltıp yaydığı
bütün canlı varlıkları yaratması,
O’nun varlığını ve kudretini gösteren
delillerden biridir.
Allah’ın, dilediği anda
hepsini huzurunda toplamaya da gücü yeter. (9)
Onlara:
“Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye
soracak olsan,
hiç şüphesiz:
“Onları kudreti dâimâ üstün gelen,
her şeyi hakkiyle bilen
Allah yarattı” derler. (10)
O Allah ki,
yeryüzünü sizin için bir beşik kıldı;
gideceğiniz yere şaşmadan varasınız diye
orada sizin için yollar, geçitler
ve türlü türlü ulaşım imkânları var etti. (11)
Gökten suyu
belli bir ölçüye göre indiren de O’dur.
Biz onunla ölü bir beldeye yeniden hayat veririz.
İşte siz de,
bitkilerin her bahar yeniden dirilmesi gibi
diriltilip kabirlerden çıkarılacaksınız. (12)
Bütün varlık türlerini çift çift yaratan,
sizin için gemilerden ve hayvanlardan
bineceğiniz şeyler var eden de O’dur. (13)
Bu sayede onların sırtlarına kurulursunuz.
Onlara binip üzerlerine yerleştiğinizde
Rabbinizin nimetini hatırlayıp şöyle dersiniz:
“Bunu bizim hizmetimize veren Allah
her türlü kusur ve noksanlıktan uzaktır.
Yoksa bizim buna gücümüz yetmezdi. (14)
Ne yücedir
ve ne büyük hayır ve bereket kaynağıdır
O Allah ki,
göklerin, yerin
ve bunlar arasında bulunan her şeyin
mutlak mülkiyet ve hâkimiyeti O’na aittir.
Kıyâmet vaktinin bilgisi
yalnız O’nun katındadır.
Sonunda siz de
O’nun huzuruna döndürüleceksiniz. (15)
Peki onlar,
gökleri ve yeri yoktan yaratan,
onları yaratırken asla yorulmayan
ve hiçbir zayıflık göstermeyen Allah’ın,
ölüleri yeniden diriltmeye gücü yeteceğini
hâlâ anlamadılar mı?
Evet, gerçekten O’nun
her şeye gücü yeter. (16)
Göklerin ve yerin
mutlak mülkiyeti ve hâkimiyeti Allah’ındır.
Dilediğini bağışlar,
dilediğine azap eder.
Allah çok bağışlayıcıdır,
engin merhamet sahibidir. (17)
(1) Fussilet / 47. Ayet (2) Fussilet / 48. Ayet (3) Şûrâ / 4. Ayet
(4) Şûrâ / 5. Ayet (5) Şûrâ / 9. Ayet (6) Şûrâ / 11. Ayet
(7) Şûrâ / 12. Ayet (8) Şûrâ / 19. Ayet (9) Şûrâ / 29. Ayet
(10) Zuhruf / 9. Ayet (11) Zuhruf / 10. Ayet (12) Zuhruf / 11. Ayet
(13) Zuhruf / 12. Ayet (14) Zuhruf / 13. Ayet (15) Zuhruf / 85. Ayet
(16) Ahkaf / 33. Ayet (17) Fetih / 14. Ayet (18) Kaf / 6. Ayet
(19) Kaf / 7. Ayet (20) Kaf / 8. Ayet (21) Kaf / 9. Ayet
(22) Kaf / 10. Ayet (23) Kaf / 11. Ayet