1
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
567
Okunma

Karanlık:
"Gel yanıma aydınlığım ol, iki seher daha geçsin boğazımdan".
Akşamüstü:
uğradı bana kır saçlı, elinde mum dikili çanak:
"Gel yanımdalığına bu aydınlığın...
Elleri titriyor yerin, tutsun benim yerime..."
dedi.
Sırtı yere gelmişliğe o son çelmeyi takan!
geçti şimdi buralardan.
Yanmış toprağın nefesi.
Çanak kırık
,gözyaşı doldurmuştu bu çanağı,
gidenlere mendil sallanan rıhtımı var,
üstüne de mavi giyinmiş.
Çarıkları, kahverengi.
Çanaktaki:
"Islağım. Üzerimde mum eriği damlalar var. Mendil sallıyorlar onlara.
Mum:
"Sıcak,
Rengim değiyor çanaktakine".
Bir nefes değdi, karanlık dediler adına.
Aydınlık neredeydi:
Mumun boğazında mı,
Çanağın dibinde mi?
Yoksa sırtı yere gelenin gördüğü müydü o.
Kimindi aydınlık:
Yakanın mı, karanlığın mı?
Boğazında kaldı az önce,
O genzini yakan.
5.0
100% (6)