60
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
5273
Okunma

Okuduğunuz şiir üçlü bir serinin ikinci şiiridir. Gülü/ver 1 de burada yayındadır üstelik nazım hikmetin şiirine , Ünal büyükgönenç bestesiyle..orada aşk "bulunur". Bu şiirde aşk "] olunur " son kısım olan gülü/ver3 burada Gözüme sürecek kadar mavi ismiyle yayınlanmıştır.son kısımda ise artık " olunur".Hamdır pişer yanar yani..
şiirin imge kurgusu hakkında küçük ipuçları vermek istiyorum..martı özgürlüğün sembolüdür,iki maviyi birleştirir..denizi ve göğü..bu anlamda umudu sembolize eder.Serçe ise masumiyeti anlatır.serçelerle hep iç içe yaşarız.dokunacak kadar yakınızdır.ama asla evcilleşmezler.uzaktan severler bizleri. herkesin çocukluğunada bir taş atmışlığı da vardır seçelere bu anlamda serçe birazda vicdan dır..Martı ile serçe arasında bir aşk çatısı oluşturacaksak bu çatı metafizik bir çatıdır.yani cinsellik ve üreme yoktur.yani çıkarsız beklentisiz ama sonu olmayan nesli olmayacak diyebiliriz..
Gözünde gül saklayanlar ise; Biliyorsunuz gül peygamberimizin sembolüdür.Peygamberimizin en önemli sıfatlarından biriside masum olmasıdır..pak ve günahsız olmasıdır.Benim terminolojimde "islam " özgürlüğün ve masumiyetin birleştiği bir anlam taşır..kelimesinin kendi anlamını,yani barış..gözünde gül saklayanlar şu an bütün ortadoğu ve afrikanın kana bulanmış coğrafyasında yaşayan milyonlarca masum halk ve onların çocuklarıdır.İşte sır dediği de budur şiirin.
su ve ateşe gelince;
birbirinin panzehiri gibidir..
burada ise aşkın yakıcı ateşine karşılık inanmanın bir su gibi rahatlatıcılığından bahsediyorum.
gördüğünüz gibi bu bir aşk şiiri , ama dar manasında kadın ve erkekden bahseden bir şiir değil..zerrede oluşan,insanda vücut bulan,ve evrenle genişleyen bir şeydir aşk..yoksa diğeri bulununca bıkılan bir hevesten öteye varmaz..aşk genişlemeli ve her şeyi kuşatmalıdır..ve o zaman yar olan yareninden asla vazgeçemez ..Kadını ve erkeği inkar etmiyorum ama...Kuran eşlerin birlikte yaşayabilmeleri için aşkın Allah tarafından yaratıldığından bahseder..(Rum 21)
Burada şunu belirtmem gerekir ki sanat eserlerinde yazarının ne demek istediği önemli değildir. Okuyanın ne algıladığı önemlidir.Bu arada tasavvufi şiirleri klasik normda görmeye alıştığımız için modern şiirde karşılaşmak insanları şaşırtıyor biraz..
ilginiz için çok ama çok teşekkür ediyorum..
Geceydi, Yağmur Yağıyordu…
Bin yıldır buradayım
Bu sokak lambasının altında
Zeytin şarabı içiyorum
Ve
Ben dökülüyorum yanaklarına
Gözünde gül saklayanların
Terli böğrüme mıhlanıyor her hece
Fır dönüyorum alevden yataklarda
Uykularımdan vuruyorlar, kaçıyorum
Ve
Ben dökülüyorum rüyalarına
Gözünde gül saklayanların
Geceler kuşkunun mermer sarayı
Geceler serçelerin aç ve sıcak karnı
Emziriyorum aşkı bahanesiz sancılarımdan
Ve
Ben dökülüyorum dudaklarından
Gözünde gül saklayanların
Elimde Musa’nın asası
Yüreğimde İbrahim’in ateşi
Derdim Yusuf’un derdi
Devrile devrile
Şehrin üstüne
Sana geliyorum
Yüzümde bir Mansur edasıyla
Su ve Ateş bende birleşiyor
Sırrı bende güzelleşiyor
Gözünde gül saklayanların
Ve sabah...
Herkesin beklediği ışıltı
İnce bir yağmurla iniyor kaldırımlara
Sokak lambasının altında bir martı ölüsü
Yayılıyor şehire ipil ipil
Serçelerin hüzünlü türküsü
Hayat ve ölüm bende birleşiyor
Sırrı bende güzelleşiyor
Gözünde gül saklayanların