![]() inkarzamanın kırbacıyla kanadı gün doğumları telaşlı serçeler göçüp gittiler bilinmeze doğru /. sonra hep bitecekmiş gibi kesif kokularını saldı üvez ağaçları yaprağın ağaçtan süzülüşü insanın insandan kopuşu gibi derin sarılması güç yaralar bıraktı düşledim gölgesinde bir zeytin ağacının ve duyuluyorken uluması aç kurtların kendi kanında boğulmayı bırakıp gül yüzlü bireyler bilensin Mezopotamya"da //. bağırsak biz seninle ulu orta durup dururken bağırsak eflatun bulutlar yağmur sağsa toprak açsa bağrını boy veren başağa gülümsese ay çiçekleri aslını inkâr etmese barış gülleri kavmim sırtını dönüp gitmese sesinden yüreğime bir inşirah üflense kırkıncı ayetinde Yusuf suresinin kalpler sessizliğe bürünse ///. sözler doğruysa dayanır mı dağlar bentler yıkılmaz mı aşkın coşkusuyla kibrin gri lehçesiyle yoğrulan bu nifâk helâk olmaz mı sabrın gizemli öpücüğüyle ver elini aynı göğün altında uzak düşmek yaraşmaz bize ver elini sesindeki titreyişe kuşlar kondurayım ver elini gözlerini gözlerime geçirerek anla hisset beni kendinden gayrı bilme zamanın kırbacıyla kanadı gün doğumları göçüp gittiler bilinmeze doğru telaşlı serçeler gitme! |