0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
396
Okunma
Ya Hacı Bektaşi Veli!
Durdu zaman, kırgınlıklar sarardı
Mevsimler sokağında ki mesafelerle
Gönül sarayında ismini unutan bedevilerle.
Sözler yazıya döküldü,
Kalbin sadakati gözyaşında boğuldu
Söylenilmesi gereken sözler, bakışlar
Yusuf’un tahtında Züleyha’ya esir oldu.
Mecnun gibi sadık, Kerem gibi vefalı
Ama bir o kadar da kırgınlığın denizinde,
Hapsolmuş Aşık Maşuki onun gülüşlerinde...
Avareler gibi dolaşıp durur seyranda;
Nabzını kaybetmiş Bedrin gözyaşları,
Payitahtından mahrum kalan cihanın külleri,
Küllerinden yeniden doğan bir sevdanın son sesi,
O seslenişe ilham olan Hüma kuşunun kendisi...
Dualarda bir olmak varken,
Bir zelzele-i dilde ayrılık nakaratları
Çalıyor gönül sarayının aydınlık odasında,
Kırgınlıklar ve öfke, almış başını gidiyor
Gülşehrinin bâd-ı sabasında...
Masmavi bir denizin kıyısında boğuluyor;
Sensiz nefes alamayan Yusuf’un kendisi,
Yunus Emre gibi savruluyor dört bir yana gölgesi,
Uçmağa sensiz gidemez seninle olan muhabbeti...
Naif kişiliği seninle tekrar hayat buldu;
Ey gönül sarayının cenneti,
Sen Payitahtın tek sahibi
Duy sesimi ve affet beni,
Zira kıyılarda boğuluyorum
Sensiz artık nefes dahi alamıyorum
İçtiğim duman dahi çare olmuyor sensizliğe,
Adım adım ölüyorum...
Sen ki bu gönül sarayının Zümrüdüankası,
Dualarda saklı olan Payitahtın kendisi,
Bir gülüşüyle cihanı yakan cenneti
Oldun da, bu kalbin son durağında
Görmezden gelip durma,
Sensiz nefes alamıyor
Kıyılarda boğulan hayatın kendisi...
...
LARDES SYMPRA
5.0
100% (3)