12
Yorum
32
Beğeni
5,0
Puan
1161
Okunma

Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen yazılan
Hayat hikayesinin 40.bölümü
cennete eğilen söz ağaçları oluyoruz adını söyledikçe
şaşkınlığın koyu karanlığından
istikametin sabahına sığınıyoruz
tereddütlerin fırtınasından
Rabbimizce kabulün sakin limanına iltica ediyoruz
avuçlarında dua dua çırpınıyoruz.
kırık kanatlarımıza gök sunuyor heceler
kelimelere tutuna tutuna düştüğümüz yerden kalkıyoruz
dua oluyor an bize
koyu gecemizin gömleği yırtılıyor
şimdi elçi’nin kalbine değiyor düşlerimiz
gönül birliği ediyoruz
en sevgili’yle
İçimin zaferlerini ilan etse şehre.
kalbimin fetihleri için şehirler bağışlasa bana
yuttuğum kötü sözlerim için teşekkür etse
saçlarını okşamak isteyip de okşayamadığım yetimlerin
saçları sayısınca ödüllendirse beni
mazlumların imdadına yetişemedim diye içimde yaktığım
ahlarca teselli etse beni
hiç olmazsa uykumu böldüm diye yoksullar için
komşusu açken deliksiz uyuyanlardan
mazlumlar ağlarken
hoyratça gülenlerden ayrı bir yere koysa beni...
*
ebu talib’in vefatından
üç gün gibi kısa bir zaman sonra
efendimizin pak zevcesi hz. hatice de
ramazan ayında 65 yaşında
göç etti fani dünyadan ebedi aleme
namazını kıldırdı
bizzat resul-i kibriya efendimiz
hacun kabristanına defnedilirken
gözlerinde yaş
onu örten kara toprağı uzun uzun seyretti
bu acı hadiseler art arda vuku buldu
nebiyy-i muhterem efendimize
pek ziyade
hüzün ve elem verdi
hz. hatice , teslimiyeti, itaati, kalbinin rikkati
hz. hatice, vefakarlığı, şefkati
hz. hatice, sadakat ve faziletiyle
efendimizin en büyük destekçisiydi
herkes düşman iken ,risaletini
ilk defa o tasdik etmişti
herkes, ondan uzaklaşıp kaçarken
o, kendine kalbini açmış
kalbine gömmüştü sevgisini
tek tesellisi olmuştu en sıkıntılı zamanlarında
resul-i kibriya efendimizin bu derin teessüründe
hz. hatice-i kübra’ya müstesna sevgisinin de
kuşkusuz büyük payı vardı
resulullah efendimiz hira’ya devam ettiği sıralarda
hz. hatice validemiz de yiyecek taşırdı ona
bir gün cebrail (a.s.) gelerek
ya resulallah
işte şu uzaktan sana doğru gelen hatice’dir
içinde yemek bulunan bir kap var yanında
geldiği zaman yanına
Rabbinden ve benden selam söyle ona
cennette inciden yapılmış bir sarayı
kendisine verileceğini müjdele ki
onun içinde ne gürültü patırtı var
ne de çalışmak çabalamak var
art arda vuku bulan acıların
mübarek kalpleri üzerinde
bıraktığı derin teessür, elem sebebiyle
resul-i kibriya
bi’setin bu 10. yılını
senetü’l-hüzün
hüzün yılı olarak isimlendirdi
hakikat bu kez
nebi’nin şu kelimeleriyle yansıyor kalp aynalarına
cennetlik kadınların en üstünleri huveylid’in kızı hatice,
muhammed’in kızı fatıma,
firavun’un zevcesi, müzahim’in kızı Asiye
imran’ın kızı meryem’dir
Allah hepsinden razı olsun…
Allah hepsinden razı
öyle ki içlerinden birine selam gönderiyor meleğiyle
cebrail (as), kalmıyor bu yüce selamı iletmekle
kendi selamını da yolluyor hatice’ye
kalbi duracakmış gibi oluyor hatice’nin o an işte
çünkü bu selamla birlikte bir müjde
gürültü ve yorgunluk bulunmayan cennet evi var içinde
aslında onun dünyada da
olmuştu bir cennet evi
nasıl olmazdı
o’ son peygamber’in ilk eşiydi
dile kolay yirmi beş yıl
o evde paylaştı hayatı
emin ile tahire
mustafa ile kübra
o evde dünyaya geldi kasım, abdullah
zeynep, rukıyye, ümmü gülsum , fatıma...
o evin damında beklendi,dönecek kervan şam’dan
o evden yüründü hira’ya, o eve dönüldü hira’dan
o evde titredi vahyin haşyetiyle peygamber
bana neler oluyor hatice dedi
kendimden endişe ediyorum
o evde anlattı muhammed (sav)
cebrail (as)’in görünmesini
nasıl üç defa sıktı bedenini
nasıl ‘Oku’ dedi
‘ikra bismi Rabbikellezi halak’
o evde örttü hatice, resulu kat kat
o evde serdi teselli sözlerini ruhuna
öyle deme …yemin ederim ki
Allah hiçbir zaman seni utandırıp üzmez
sen akrabanı gözetirsin çünkü
doğru konuşursun
işini görmekten aciz kimselerin elinden tutarsın
kayırırsın yoksulları
misafirleri ağırlarsın
yardım edersin haksızlığa uğrayan kimselere
o evde bunlar söylendi
o evden çıktılar birlikte anlamak için olan biteni
amcaoğlu’nun yanına vardılar hatice’nin
varaka b. nevfel, o bilge yaşlı insanın
işte o an
orada şahadet getirdi ilk müslüman
dönüp eşinin nurlu yüzüne
Allah’ın elçisi olduğuna şahadet ederim.. dedi hatice
nasıl da yorumlamıştı yaşlı bilge
henüz evlenmeden gördüğü rüyayı
hani güneş mekke üzerinde dönüp durmuştu da
sonunda yavaş yavaş inip girmişti hatice’nin evine
şöhreti cihanı kaplayacak büyük birisiyle evleneceksin demişti
varaka ,mekkeli müşriklerin üç yıl süren kuşatmasında
o hep müslümanlarla beraber
o hep güneşinin yanında
ta ki vakit gelip çizene kadar sınırı ecel
yeryüzünde sadece üç müslüman var
son peygamber, hz. hatice ve hz. ali
ne muhteşem bir yalnızlık
tavaf ediyorlar kabe’yi
sonra yine o eve gidiyorlar
devam etmek için kulluklarına
bir ara vahiy kesiliyor
dağlarda dolaşıyor nebi
kalbi daralıyor üzüntüden
ara sıra görünüp
sen Allah’ın gerçek elçisisin diye
teselli etmese cebrail
bir kuş gibi bırakacak kendini boşluğa
işte o günlerde en büyük desteği
nurlu eşi hatice annemiz veriyor yine
zorlukların aşılacağını
darlıkların genişleyeceğini
her şeyin Allah’ın elinde olduğunu söyleyerek
merhem sürüyor yüreğine
bir kadının zor günlerde
eşinin yanında nasıl durması gerektiğini
gelecek zamanların hafızasına kazıyor
yeryüzünün ilk müslüman evinde
malıyla, nefesiyle, canıyla koruyor Muhammed (sav)’i
o (sav)’nun güzel ahlakını görüp
nasıl aşkla sevdiyse efendimizi
nasıl davet ettiyse eşi olmaya
bu güçlü, soylu ve güzel kadın
öyle titriyor üzerine aşkla
o hep müslümanlarla beraber
hep güneşinin yanında
ta ki vakit gelip çizene kadar sınırı ecel
hicretten üç yıl önce
üç gün arayla toprağa verdi
son peygamber siperlerini
ilki amcası ebu talib
ikincisi sevgili eşi hz.hatice
gri bir örtünün iki ucundan tutup
mekke’nin üzerine serdi bu iki yolcu
hüzün yılı konuldu bu gri zamanın adı
yirmi beş yıl
yaşarken hatice annemiz
başka bir kadınla evlenmemişti efendimiz
vefat ettikten sonra da asla unutmadı
ah aişe annemiz kendi ifadesiyle bir ölüyü kıskanmıştı
bir gün hz. hatice’nin kız kardeşi hale
gelmişti resul’un evini ziyarete
sesini, hz. hatice’nin sesine benzeten nebi
heyecanlanıp ayağa kalkmıştı
sesin ne kadar benziyor haticeye… derken yaşlı kadına
gözleri parlamıştı
ah aişe annemiz
Allah sana ondan hayırlısını verdi… demekten
alıkoyamamıştı kendini
sevgili efendimiz’in gözleri buğulanmış
validemize şefkatle bakarak şu sözleri mırıldanmıştı
ey aişe
herkes beni inkar ettiğinde bana inandı hatice
çevremdekiler yalan söylüyorsun dediklerinde
doğru söylüyorsun .asla çekinme dedi
insanlar köşe bucak saklarken maddi varlıklarını
o servetini önüme serdi
emrindedir harcayabilirsin istediğin kadar dedi
dünyada bir başıma kaldığım günlerde
hepsi geçici bunların
üzülme, zamanla zorlukların yerini
kolaylıklar alacak dedi
ben haticeyi güzelliğinden dolayı değil
bunun için unutmuyorum
redfer
5.0
100% (20)