Vasiyet
Yine rezil merhametle açılacak galiba
kolları kesilen yerden anaların kucağı "barış kuşları" süzecek havada kaygısızca acılı sulh ocakları kalanacak bir daha bu ateşte yananların yüreğınde, canında... Kitle hakim olamaz! Bunu asla unutma! Kurdukları mahkemenin absürtlüğünden belli: ateşi suçladılar, çakmağı suçladılar, yanana ahmak deyip "ahmağ"ı suçladılar, ya yakanın suçunu ne çabuk unuttular?! İşte bu yüzden unutma, Kitle hakim olmaz! Bu unutkan gevezeler önünde seni tüm geçmişimle emin ediyorum, bil, yeni sloganlar çıkacak "kardeşlik"le başlayan, kan yaddaşıyla biten, denize dön, göreceksin: geleceği sulardan nasıl da açıkca sezmek mümkün... Arsızca "sen ki ateş tatmamışsın" diyen cahil, biz havalarda uçuşan iki aylık kelebekler değiliz! Bizler en derin sulardan yanarak yükselmişiz - lavların kaynadığı yerden ve bu sebepten, nefrete susamışız - adaletin kaynağına... Ellerimiz asrlarla ateş taşımış, kaysaklanmış, bu ateşin sebebiyse bizim hafızamız değil, senin ucuz ve unutkan "sulhperverliğin"dir! Yanacağımız kadar yanıp külümüzden doğmuşuz, artık "sulh" oyuncağıyla oynayacak yaşımız değil! Seni kanla korkutmuşken oltadaki kancalar Uzun süre inanmadın uça bilir balıklar ancak görüyorum, seni kolayca kandırmışlar... Ki, güya tüm balıkların hafızası üç saniye ve tüm suya söylenenler, yazılanlar da boşmuş... Azizim, susdur hafızası ömrü kadar kısa olan, yılana sevgi verip de şerbet uman ahmağı! Bir bak, başına "sulh" çelengi taktılar, elinden bıraktı çakmağı! Bahar kışa döndü gitti, Kelebekler öldü gitti... Ancak unutmadı bu sular, ne de ölmedi arzular... Kalbimizde izi kalan bu ocaklar aşkına, Geçen geçti, bundan böyle olacaklar aşkına, Başımızın üzerinde uçan balıklar aşkına, Seni yakanı unutma! Bu ocağı unutma! Unutma! |