5
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
502
Okunma
Çiğler yağmur, yağmur dolu gibi iniyorsa akıla,
Yürek güneşi arıyorsa zifirde yakına yakına,
Bir al fener tutuşur, eli yaksa da salına salına,
‘Yürü ya kulum’ der elbet dermanı veren.
Mektebin olmuşsa attığın her adım,
Mürebbiyenin şamarı yanağına çok yakın.
Vakit yola revanı hak gördüğü her adım,
Merkepliği tutmuş çoğu kez ziyanı aklın.
Toz dediğini görmek her an ne mümkün?
‘Zerre’ dediğine yürek der ‘devasa sürgün’.
Görmek için ya ışık altına varacaksın,
Ya da hızla tozu dumana katacaksın.
Bak, koca dağlar sükûta yatırmış kendini.
Hiç biri heybetinden zerre kaybeder mi?
Güneş doğsa da erkenden ulu orta,
‘Ben doğdum’ diye feryat figan eder mi?
Lisan dediğin zamanı gelince büyür.
İnsan dediğin zamanı gelince ölür.
Bir sevi vardır koca alemin döşünde,
Bulan kul ebedî aşka sürgündür.
Şimdi vakit ney vakti?
Şimdi vakit neyzen vakti.
Neyzen susar, ney aşka ağlar,
Kimse bilmez ney neyin aşkına ağlar.
Dedi ya şair:
Ne dağ heybetinden kaybeder,
Ne güneş ‘ben doğdum’ feryadı eder.
Sükûtun basamakları inmişse aşığa,
Feryadın ateşi yüreği söküp de gider.
Yüreği yerinden söküp de gider...
5.0
100% (9)