34
Yorum
68
Beğeni
0,0
Puan
1759
Okunma

şu garip ve saf denilen gönül var ya
aslında bilinçsizliğin ve aymazlığın işareti
aşk meşk denilen meretin
o mavimtırak rengi bir bukalemundan ödünç imiş
ortam değiştikçe oda bir anda değişti
hayatın cilvesinde fıtratlarla yarışmak da neyin nesi
insanların içi bir Çıfıt çarşısı gibiymiş
kahpe ve sinsi bir eylemlere her vakit gebe
oysa ki bir serçe kalbi gibiydi şu minik yüreğim
sağa sola yalpalayıp ta durdu
hinlik doğuran beyinlerin arasında
ve onca kötülüğün içinde hala daha uyur geze gibiydi
içimde ki o saftirik gönüllü aymaz çocuk
illaki hala daha seviyordu
elinden çoktan uçup ta gitmiş olan güvercini
aklı ve havsalası almıyordu bir türlü bu ihaneti
ortam alaca bir karanlık siluetler belli belirsiz
rüzgar bile sinmişti kuytuya
kuraklığa davetiye gibiydi bulutların tembelliği
ve bir gönül boş boşuna çırpınıp ta duruyordu
sahici sandığı hayallerinin içinde kıvranarak
bir çıkarcının elinde yaşam bomboşuna tınlıyordu
umut yaprakları güz gibi kuruyuşta uçup ta gidiyordu
ihanetin dik uçurum diplerini bir bir doldurarak
günlerden neydi ki nedenler niçinleri niye kovalıyordu
her şey açıktı ama ona göz lazımdı
haspanın tez kaçışlar içinde olduğu ta baştan belliydi
ve kim bilir tıpkı ben gibi
nice şapşallar yaşamını tornistan yapmıştır
şimdi ürkek bir mahluk gibiydi yaşanamamış zaman
oysa vuslatta o an hiç mi hiç gülmedi ki
hala tüm kapıları gıcırdayıp ta duruyordu paslı
nedense gözlerim gerçekleri bir türlü görmüyordu
bilinmez bir azaptı bu içimde kımıldayanım
bir içimlik sigara gibi duman oldu tüm beklentilerim
böylesine daha kaç yıl boşa vardiya yapacaktı kim bilir
veya daha kaç gün karararak göz boyayacaktı
o haspa çıkınını doldurdukça
hala daha ağzından yemi alınan karga gibiydim
tek bir gülüşe tav olan
öyle ki ne yapıp ettiğimin bile farkında değildim
farkındalığı bile fark edemeyecek kader
ve boş boşa geçen yılları yıllara ekleyecek kadar
oysa bende gülle bülbül gibiydi hep hayallerim
halbuki ne gül vardı ortada nede bir bülbül
aklımı peynir ekmekle yemişim geçmişin dergahında
ruhumun ikizi sanıp durdum o nankör kediyi
meğer ki ben
aşkın arka sokağında pineklemişim
sadece bir aptal maşuk imişim o çorak gönülde
o fıtrat hiç ıslah olmadı dizlerimin dibinde
ve o her zaman çıkarın eteklerine sarılmakta
ve bense hep uyumaya mahkumdum bu halle
bu yüzden hep fal taşı gibi açık kalacak gözlerim
her saf insan gibi gerçeği görememek gibi alışkanlık
haspanın elinde bir koz gibi yontulacak
bu halde de yüzlerimiz de
hiç bir gün birbirine arzu ile gülümsemeyecek
bendeki bu ahmaklığı da hiçbir kural kabul etmeyecek
ne yazık ki bendeki bu aşk
çok kötü bir zamanda ortama adapte olmaya çalışmış
meğer ki sadece ben çok mu çok safmışım
aşk ve tutku dendiği gibide öyle saf ve temiz değilmiş…
AZAP...(Kadri Atmaca) 24.05.2022