11
Yorum
37
Beğeni
5,0
Puan
1241
Okunma
öyle yağmurlu
öyle sahillerin kıyıları yıkadığı salaç demde
gülüşümün sarı rüzgarı...
düşen yaprak uğultusu
içimizden geçenlerin usulcacık aydınlığı
sevinç ve kederin salınan ç’ağrısı
bir ışıkta işte
karanlığın damağına kandığım buruksu
t’adımda uyanış
bir dalla söğütlenen öpüşlerin
çoğalan toprağı serinlik
ruhumun derinliğinde uçurum
odama dar/
dar sukunluğum dünyaya
kayıp çocuk hıçkırığı
ellerime güz’leşen bulut
camlara dayalı çığlığın sonsuz boşluğu
yıldızlı vaktin geciken akşamı
yalnızlığın kalaba öyküsündeyim
dudaklarımda rüzgar uçurtması
susutuğum biçimde..
buğulu avluya ay ışığıyla serildi ırmak
huzurun birbirine eklendiği yere
ve şimdinin az öteli yoluna
birlikte ıslanacağız
gözlerime kristali dikilen imge dağı
üşüyünce ağlayan çiçeklerin yastığı
sesim ıssız telaş
dağınık sukût pencerem
güz dalğınlığımın yüzünde güller
yasla terli güzelliğimi omzuna
Islak sancıyla karışan şehrin
bozkuruna b’ölünür ıslığım
incelir yangın aralıksız özlemlerle soluğuma
dönüp dönüp ardıma baktığım sağanak
saçlarımda gün ağarması
Ey gülüşümün hüzün yanığı
savrulup dururken suların sesinde
taze kış’ın gözlerindeki sıcaklığa
gizli bir odayla kal
sabahın avuçlarında
bir üzüm salkımı vakit
öyle yalaz
öyle bulutsu yüzüme
ay çıplaklığı
......
5.0
100% (16)