0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
373
Okunma
Yaşlı bir baykuş ile geceyi bitirdik
Ceplerimde birkaç kaymış yıldız kırıntısı
Bozuntuya vermeden yürüyorum Denizli’nin bilinmedik bir caddesinden sabahın ilk ışığına doğru
İçimde yaşanmışlıkların varoşluğu susuşlarımın sarhoşluğu ayaklarım dolanıyor yokluğuna
Kaldırım taşları sökülmüş o virane şekerci durağından tekstil işçileri işe yetişmeye çalışıyor ben ise hep sana geç kalıyorum
Bozuk paralarımın yettiği bir simit mutluluğu var yüreğimde
Hani adında deniz olup içinde martı olmayan şehirde simidimi martılarla değil kahrolası bir sessizlikle paylaşıyorum
Sabahın körüne çay demleyip sonra çökmesini bekliyor şehir
Çayı sensiz içmeyi öğrenmekle şekersiz içmeyi alışmak arasında ki o çelişki bile o garip duygu bile yokluğun kadar saçma değil artık
Eriyor içim çayımın şekeri misali yoklukların asgarisini yaşamaktan yoruldum
geçim derdi gibi kavuşma ihtimallerin ince hesaplarını yapıyor beynimin her bir bölümü kalbime inat
Lakin sana kavuşmanın matematiğinde böyle bir tasarrufum hiç olmadı bir kaç sensiz soğuk gece dışında
İşsizlik ile sensizlik arasında ki farkı nasıl anlatırım içimdeki o fakire
Ama
Düzelecek herşey
yollar zamlar geçim derdi işte içimde ki kutsal fakir vatandaş umuduna senide ekleyeli birkaç yıl oldu
Hani demek istediğim geçim derdi kadar gerçeksin ey benim sevdam ey benim bekleyişlerim
Artık mektup yok postacı yok yaşama bağımız birkaç cevapsız çağrıya kaldı ben o şehrin içinde ki bakteriyim der gibi
Maskesiz yürüyorum evimin yoluna
az kaldı ölüme
bulaşıcı her mutsuzluk aşılı içimde
Varınca ne olacak evime
soğuk bir yatak dışında
Uyumak çalım atmanın en kolay yolu acılara
Sonra uyanırım acıkmışlığa gerçekliğe
Ha yemek ısmarlayacak birkaç gerçek dost biriktirmişliğim var akşama
Hem baykuşta beni bekler
Ne kaldı ki geceye
5.0
100% (1)