4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2193
Okunma

Sesim ol , haykıracak çok acım var !
Üç denizin ortasında binlerce rengin içinde açmışım gözlerimi
Binlerce tanrı gezinirmiş koynumda
Rüzgarına yenik düşmüş güzel gözlü bir ceylanın
Başkaldırmış kaderine Truva ,
Nice başka aşklara yuva olmuşum da
Daha çok akan kanlar kalmış miras payıma
Şarabım lezzeti ile büyülerken tılsımlarım dört bir yanda ün salmış
Arşipel’de oynanmış oyunların en güzelleri
Herodot anlatmış destanlarımı
Kral Mousollos’a öyle bir anıt dikilmiş ki
Bir başkası güzelliğini kıskanıp hoyratça söküp almış bedenimden
Tıpkı diğer bir çok hazinem gibi götürmüşler kendi yurtlarına
Sana sesleniyorum
Sesim ol , haykıracak çok acım var !
Beşikten başlamışım
Dinmeyen sızılarımın hesabına ,
Sessiz gecelerde bastırmışlar çığlıklarımı ,
Sesim duyulmaz olmuş bir daha ,
Sana sesleniyorum
Sesim ol , haykıracak çok acım var !
Her biri Gül’ün goncaları
Açmışlar bir bir dört bir yanımda
Mevlana Yunus Emre Hacı Bektaş Pir Sultan
Onlar anlatmış ahali anlamış da
Bir tek Balım Sultan oyunu ile kıyama uğratan anlamamış benim türkümü
Dallarından koparmış kırk bin gülümü
Sana sesleniyorum
Sesim ol , haykıracak çok acım var !
Her bir yanım sızım sızım inlerken
Yiğitlerim karşı koymuş
Fermanlara siper etmişim sıra sıra dağlarımı
Gözüm gibi sakındım da yiğitlerim
Dadaloğlumu Köroğlumu Karacaoğlanımı
Alçaklara uğrattım sonunda affedesiniz beni.
Doğu tarafım kanmış batıdan gelen ateşe
Yakmış hem kendini hem de diğerlerini ,
Bir özgürlük türküsü çalınmış ya kulağına bir kere
Gözü görmemiş kestiğinin kardeşi olduğunu,
Hem tek o da değilmiş kendinden geçen ,
Baba olması gereken de cebirle zorla ,
Hem haksız hem de kasıtla
Göç ! demiş ,
vurmuş yollara,
kıran kırana …
Bir hastalık , bir eşkıya
Başında olmayınca koruma
Bir tehcir ki sorma , kıran kırana…
Sana sesleniyorum,
Sesim ol , haykıracak çok acım var !
Sonra süt liman , bir devlet kurulmuş ki yokluktan olmaya cihanda
Herkes umutlu ,
Bi çare halkların toprakları selam duruyorlar bana
Ben de ümitli idim ilk başlarda
Sonra bağrıma saplandı
Bir Dersim
Bir 33 kurşun
Bir kör bela,
Bir kahpe sızı ki sorma
Sana sesleniyorum
Sesim ol , haykıracak çok acım var !
Gün olmuş vergi demişler senin vatana borcun,
Ne var ne yok satmışım elimde ,
Baktım yetmemiş göçüp gitmişim binlerce yıllık yuvamdan.
Gün olmuş kundakçı demişler bana ,
Buna inandırmışlar inanmaya hazır yığınları ,
O yığınlar da buldozer gibi geçmiş üzerimden Pera’ da ,
Azalmışım ,
Eksilmişim göçüp gidenlerden
Sana sesleniyorum,
Sesim ol , haykıracak çok acım var !
Belki bitti ,
Bekli giden gitti , artık biz bizeyiz derken ,
Çorum’da patlamış , Yozgat’ta ezilmişim
Maraş kovalamış asker kapıları tutar
Hamile kadınların karınlarında malalar saplı dururken
Sivas’ta ise tıkmışlar yakmışlar beni
Mukatelesi görülmüş Başbağlarda.
Sana sesleniyorum
Sesim ol, haykıracak çok acım var !
Biri ‘Siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz’ demiş birilerine
Başka birileri hazmedememiş başını istemiş
Diyetini üç fidan ödemiş
İlk faili meçhul Sabahattin ayak sürümüş
Emeç Üçok Mumcu İpekçi bilmem sayamadım hepsini
Ama içime çok oturdu postal altında ezilenleri
Hele de on yedisinde iken idam edileni
Sana sesleniyorum
Sesim ol, haykıracak çok acım var !
Kadim zamanlardan dingin türküler seslendirirken
Ağıtlarımla salınır dururken
Halaylarıma katılan halklar neşeden coşarken
Açlık sefalet nedir bilmezken
Ya da
Yoksulluktan , kıtlıktan kırılırken
Savaşlardan ovalarım kan gölüne döndüğünde
Barışların aslında satılmak olduğunu anladığımda
Cihanın dört bir yanı gözlerini bana çevirmiş mazlum yavrularımı kuşattığında
Ümidimi hep korudum
Çünkü Hitit’ten beri hukukumu ben kendim kurmuştum.
Oysa şimdi yalnızım
Newroz’un
Biricik Nevruz’umun her döngüsünde
Bir rengimin daha silindiğini görüyorum,
Kar tanelerim artık tohumlarımı korumaktan aciz
Sularım yetmez bu aç gözlülüğünüze
Her gün bedenimi kirlettiniz
Cayır cayır yakıp dağlarımı çıplak bıraktınız beni sesim çıkmadı da
Ruhumda açtığınız yara kapanmaz bir daha
Şimdi
Sana sesleniyorum
Sesim ol, haykıracak çok acım var !
Artık gücümü kaybediyorum
Kim bilir bir mavi gözlü dev çıkarır mıyım bağrımdan size bir daha
Bu son demlerimde bir dengbej uğurlasın beni
Mardin’imde çalsın çanlar
Maraş’ta ilahiler seslensin,
Semazenler el versinler tabutuma
İbrahim’in gölünde yıkayasınız yüzümü
Sultan Ahmet’te okuyasınız selam’ı
Çünkü ben gider oldum
Kanınızdaki zehir kanıma dokunur oldu
Hele ki kaybettim o ürkek güvercinimi
O günden beri rüyalarım birer kabusa döndü
O kabuslardan ise
Hatırladığım son şey bu idi ; Ben Anadolu’nun ruhu ölüyordum
Ve kardeşlerimin, yavrularımın hiç birine son nefesim değmiyordu.
Ve şimdi
Sana sesleniyorum
Sesim ol, haykıracak çok acım var !
İbrahim Gümüş
18/07/2008 istanbul