SEVDA ŞAFAĞIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Süregidiyorum aşkın meylini içerek,
Sende Leyla olmaya geldim..! | Şair | I. Yangın kırığı yüreğimdeki küllere Su serpintisi kahve dökülmüş gözlerin Fallardaki üç vakitlerin amansız bekleyişlerinde Boş telvelere damla damla adını akıtır her öğün Kâğıttan gemilerin dahi batmadığı denizlerde Ruhundaki poyrazlarınla derdin en dibine batarım. Şimdi uzak iklimlerde Hangi rüzgâr okşar ipek saçlarını? Sevda yangını ıssızlığımın parmak uçlarında Sarhoş bir hülyayı takıp koluma Geceler boyu dolaşırım umudun patikalarını. Semanın her köşesine karaladığım mâh-i yüzün Yakamozun izini sürerek sahilime her uğradığında Çöküyor gözlerime sancılı bir hüzün. Sevdanın döşünde doyurduğu bütün kelimelerine Bu harp meydanında harf harf mağlûp olup Ağır yaralı düşüyorum avuçlarına dolunayın II. Sevgili ! Gördüğüm çoğulların simalarında benzerin yok! Tanımadığım kuytularda izlerinin hafiyesi oldum Ebediyen sarılmak isterken narin beline Suskun bekleyişlerde abidesi oldum yokluğunun Şimdi gözlerimdeki uçurumlarda bir zambak Her yaprağı tıka basa sen’lerimle dolu Soluduğum her zerrede ciğerim taşıyor. Kanlı bıçaklıyız yakasına yapıştığım umutla Kırık dökük bir fincanın kulpuna asılmışım Muharebe meydanlarında cendere artığıyım sanki Üzeri çizilmiş her kelime savaş ganimeti Sevdayı mızrağının ucuna asıp gitme, Sevgili! Yere düşürme gözlerindeki selameti... Kaç gece hayra yordum yaşadıklarımızı Kaç mevsim küllerimden doğruldum sabaha. Matemlerin taziye çadırlarında soluksuz kalsam da Usanmadan yine iliştireceğim sevdanı esintiye Nefesim yetmese de sensizliği çekmeyeceğim sineye. III. Sevgili ! Elem tortusu üstüme çökmeden, gör beni ! Kaybetmişliğin madalyonu kıvanç sebebi gibi Duruyor yüzümün orta yerinde. Severken ayrılanların kürsüsünde boy veriyor Mısra’ma yılgın düşen her müşterek izahat. Kim sürdü yüreğinin namlusuna bu ıslak kederi Çek tetiğini ! Sustur susturabilirsen yüreğimin s/esini... Gözlerim beyaz bulutlara nişanlı İp üstünde yürüyor gözyaşlarım, Ha döküldü ha dökülecek kirpiklerimden zehiri Kan kaybından ölmez sevenler, bilirsin. Gözyaşına gebe ayrılıklar öldürür hepsini! Ah, Sevgili ! Yaşam cömert değildir dağıtırken mucizelerini Ve zaman en acımasızıdır avcıların, Geri vermez kimseye bir meçhulde kaybettiklerini. Ab-ı sevdam, dü-cihan tek ayâlim! Emanetindeki asude yüreğimi de al yanına Sonraki dolunayda salınarak dön sılana! Bırakma gönlünü soğuk rüzgârlarda Koca bir demlik çay koydum ocağa Senİ bekliyorum, Elimde aşk ile dolduracağım tek fincanla Heybendeki heyecanlarınla Çık gel ! Güneşten önce sevda doğsun sabaha… _________________________________ Eser Adı: SEVDA ŞAFAĞI *Dönme gül yüzünü..! **Tüm gece sabaha seninle varmak için yol aldım. Han AKÇADAĞ _________________________________ |
Emanetindeki asude yüreğimi de al yanına
Sonraki dolunayda salınarak dön sılana!
Bırakma gönlünü soğuk rüzgârlarda
Koca bir demlik çay koydum ocağa
Senİ bekliyorum,
Elimde aşk ile dolduracağım tek fincanla
Heybendeki heyecanlarınla
Çık gel !
Güneşten önce sevda doğsun sabahımıza…
Saatlerdir baktım dizelere. Öyle sıralanmış, öyle nakkaşlanmış ki nutkum tutuk, tek kelime ateşleyemedim... Sükût ile okudum okudum sadece...
Selamlar yüreğinize, saygılar bırakarak geçtim sayfanızdan sadece...