ŞEM İLE PERVANE
Yanan aşk için şem
Sönen aşk için şem Geceye ışığı doğuran Sonu gelen azar azar şem Vurgun sana gelir pervanen Kesilince Işığı dünyanın Öperken yüzleri beyaz ay ışığı Coşmuşken gökteki yıldızlar İki aşık yemin eder Kendini adak adar Ve şahittir yerden göğe ne varsa Hint kumaşından yaratılmış bu aşka Yanarken alaz alaz şem Toplayarak gelmiştir dünyanın rüzgarını pervanen Eğilir de kırılmazsın Nasıl dik durur mağrur gövden Aşkıyla yanıp biterken pervanenin Nasıl beklersin çoğalmayı gecelerden İsteyip durur iflahsız kanatları Şemin yakıcı şehvetiyle ona yapacaklarını Hal böyleyken şem Nasıl kül olup uçmasın pervanen Günebakan manzaralı pencerenden Daha yakınlaşır aşkın ateşine Karışır gölgesi duvara çakılmış Sonu olacak sevgilinin gölgesine Tutunmak ister cananın fitiline Ona can veren yaradanın ipine pervane Neymiş ah bu aşk acıymış meğer Pervanenin kanadını yakan Kaçırıp köşe bucak şemden uzak tutan Zaman çalmış kanadına merhem Sanki yanmamış canı şemden Almıştır bir kez hazzını Aşkın ateşiyle tutuşmanın Öper gözyaşından şemi Tutunduğu her damla gözünün feri Yüz tutar tükenmeye Yana yakıla varlığı Çaresizliğe çırpar pervane Acıyı tatmış kanatları Takat nankör,düşer aşkın kucağına Kovalamacası artık ne boş saatlerin Çıkmayacak sabaha iki aşık nasılsa Tutunacak kavuşamamış eller Buz kesmiş sonsuzlukta |