18
Yorum
41
Beğeni
0,0
Puan
888
Okunma

içimin dumanı tütüyor hâlâ, eski ben’e girdikçe
bir milim ilerleme kaydetmeye kuruluydu ayaklarım
bir milim gözlerimin yaşını kurutmaya
aklım iniyordu parmak uçlarıma
bir şelâleydi yüreğim
dolanıyordu sularım bütün taşları
tek tek ezberliyordum su yollarını
herkes nasıl doldurur testisini
yüzü asık zamandan
nasıl ölmez insanlar
nasıl boynu bükülmez
anaların
nasıl ağlamaz insanlar Yusuf’ça
dolduruldular kuyuya
ve kapattılar üstlerine
demir kapıları
eski diyorum ya!
yeni yeni tütüyor dumanlarım
yerinde eski közler, yerinde kıvılcımlar
durmadan odun atıyorlar üstüne
canlı kalıyor ateş
çıkılamıyor içinden küllerin
nerede kaldı o elleri karanfil, dilleri umut
söndürücüler
nerde kurulacak mut sofrası
güneş uyukluyor bulutun arkasında
gözlerimize çekilen perde, duman, sis
göz gözü görmüyor ortalık
duamız sürünüyor ayak altında
ayak altında eziliyor çocukların düşleri
boyun eğecek misin güz?
04. 10. 2011 / Nazik Gülünay