2
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
468
Okunma
Yokluğun
Yoksunluğum
Suskunluğum...
Terkedilmiş şehrin hüzne mahkum kadınıyım...
Önce
penceremde kuşlar öldü
çiçekler soldu bir bir
ve
parktan gelen çocuk sesleri kesildi...
Sonra
o cıvıltıların yerini
rüzgarda sallanan salıncakların
huzursuz gıcırtısı aldı.
Parktaki ağaçlar yapraklarını döktü
güller soldu, çimler sarardı.
Sokak kedileri yok oldu birden bire
köpekler tek tek ayrıldı mahalleden
araba geçmez oldu evin önünden
Ve bilinmez
sokak satıcılarına ne olduğu!
Bilinmez bu ani eksiliş
ve hatta bir yok oluş bu
nedendir bilinmez!
Virane bir görüntü var penceremde
Çimlerin üzerinde unutulmuş oyuncak bebek
köşede patlamış bir top
kaydırakta asılı kalmış hüzünlü bir hırka
telaşla çocuğunu alıp giden annenin unuttuğu kitap, bankta...
Terkedilmiş şehrin hüzne bulanmış kadınıyım;
Ağacın dalında takılı kalan
yolculuğu tamamlanmamış uçurtmayla aynı mahzunlukta
pencere önündeki
menekşelerle aynı yalnızlıktayım
içimiz-dışımız hep hüsran...
Yokluğunda ki şehrin, hüzne sarmalanmış
yalnızlığa müebbet yemiş kadınıyım...
Parktaki kuşlar
kediler
çocuklar gitmiş.
Geride dala takılı kalmış uçurtma
unutulmuş bir oyuncak bebek
kaydıraktaki hüzünlü hırka kalmış...
Ve
mahzun menekşelerle
umutsuz bir kadın
yokluğunla
penceredeki yalnızlığında...
5.0
100% (5)