Her Şey Tıkırında
kuzeydeki yazgımın tuhaflığına bak!
kendimle bitmeyen bir kavgadayım: biliyorsun, gizemli Ay’ım her canım sıkıldığında yüzümü sana dönerim alacakaranlığın pususunda evrelerinde seviyi ararım hani, o hiç büyümeyen çocuklar gibi... Göktaşlarının izlerini taşıyan denizlerine sarınırım birlikte direniriz Kuyruklu yıldızlara karşı kuralları biz koyarız gönlümüzce özgürce hani, sırdaşız ya bölüştüğümüz kederlerimizle... sen, benim yalnızlığımda ben de, susuz kuytularındayım bazen en görkemli terra’na çıkarım hüzünlerinde büyülenirim fazla tekdüze olmasın diye notasız ıslıklar çalarım sana sen, ısızlığına gömersin beni ben, gözlerimle gizemini okşarım usul usul tırsmadan zırhlı insan gölgelerinden milboyu uzaktayız nasılsa... demiştim: yerküremde mevsimler derme-çatma açlığın kuşatılmış fütursuz sessizliği devasa ve sokak köşelerinde failler nefes almada diretenler ömür tüketir-ler dört duvar arasında elsiz ışıksız nefessiz ve izsiz hele o altın pervazlı salonlarda savrulan dalavereler ha ha ha! heybeler dolusu süslü popülist söylemdir her biri hiç sorma hiç sorma sanki, kollektif kalp krizi uyarısı neyse, boşver, sevgili sırdaşım: ne sen sor daha fazla ne de ben başlayayım konuşmaya nasılsa her şey ziyadesiyle tıkırında... Heidi Korkmaz 1/4-2018 Sthlm |
Bitmeyen sonsuz mutluluk arayışı mı?
Göğünde kuş uçurtmayan bu soruya yanıt arayışı mı? (Ece Ayhanın deyimiyle)
Yazdıkça artan, çoğalan bir mutluluk...
Madem herşey tıkırında bozar karıştırırız pek yakın...
Düzenden değil ama düzenli bir şiirdi.
Çok saygımla.