0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
747
Okunma
Ne baharda açılan çiçek,
ne olgunlaşan meyva yazda,
ne sararan yaprak sonbaharda,
nede kışın herşeyi aklayan kar seni affedecek.
Görmemek içinse bir çift gözün,
yada ağzın-dilin söylemezse gerçek sözün,
işlevi “Küpe-gözlük takmak”
ise şu yanlarda taşıdığın iki kulak,
kokusunu da almayacaksa hırsızın-haksızın
herşeye soktuğun meraklı burnun,
nasıl gerçeği-yalandan ayırt edecek
beş duyun kardeş?()
Kurtuluş planları yapıyorsa hâlâ,
beynini içinde koruduğun kafa;
Kimi kurtaracak kendinimi, yoksa vatanı,
yada kalbinde yatanı?
Aşk-aş-uğraş gırtlağında düğüm,
zaman kısa yaklaşıyor ölüm,
aile-geçim derdi boynunda boyunduruk,
ellerin kelepçeli adı “Sorumluluk”,
din-vatan prangasıyla bağlıysa ayakların...
Tutsak olduğunu kendinden bile sakladın.
İnsansan,
yani eşit olarak dünyaya gelmiş, düşünerek var olan:
Hele bir dur, düşün “Doğaya, medeniyete, insanlığa” ne verdin,
yoksa yalnızca kendini kurtarmaya mı geldin?
Senden bir parça bu çaldığın, ezdiğin, yok ettiğin...
Ne yazık ki; Sömürende, sömürülende sensin
canım kardeşim.
() 5 duyu organımız ve bunların bize ilettiği 5 duyumuz vardır; Görmek, duymak, tadmak, hissetmet ve koklamak gibi
Alman’lar ise bu 5 duyuyu "Yakın Duyularımız " olarak betimler ve bunlara 2 duyu daha ilave eder; Empati ve sensorik iletişim(=Sensorische integration). 5 duyu yakın temaslıdır ve kendine özel bir organı vardır. Uzak temaslı olan diğer ikisi ise 5 yakın duyumuzun mükemmelleşmesini sağlar. Duyarlı antenlerimizle; Düşünerek yada hissederek kazandığımız empati ve Kişilik Olgusu’nda(=Sensorik integrasyon, "Zaman" ve "Çevre" önemli bir rol oynar. Yani Dışımızdaki Sosyal Çevre, (bize yakın) Kişiler, Kültür, Medeniyet, Bilim, Doğa ve Eğitim...
5.0
100% (1)