0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
335
Okunma
Az mı patlattık teneke kutularını karpitle,
Salıbaba sokaklarında seninle gakgom!
Unuttun mu yoksa?
Karlıdağ gazozu içer, kırık leblebi yerdik.
Sigara almak için halka atar,
Beş taş ve gözülmacil oynardık.
Elmalı şeker ile eskimo satar,
Okul harçlığımızı çıkartırdık.
Mahkûm olmak değildir sevmek,
Gönül rızasıyla teslim olmaktır, derdi Orhan!
Mozik çevirirdik üç tekerlilerin evinin önünde.
Kendi hayallerinizi hayata geçirmeye bakın,
Yoksa maaş karşılığı başkasının hayallerini gerçekleştirmek zorunda kalırsınız, diyen biri vardı.
Hatırladın mı?
Yazmayacağım adını.
Okurken kafanı yorup bulmanı istediğim için...
Aldım gönlümün payını ben ondan.
Severdi rahmetlik, ben de onu tabi ki…
Akıl hocamdı.
Gözünüzde devleştirmeyin cüceleri, derdi.
Geldi mi aklına?
Eminim ki gelmemiştir.
Çünkü sen, geçmişi çabuk unuttun gakgom!
Beni dinlersen,
Aklım ne halde, delim ne halde diye dur da düşün biraz.
Yaran ilk günkü gibi kanarsa, adamsın.
Kanamazsa, sana demediler mi ayıp denen bir şey var, diye sor kendine.
Neyse, kafanı yormayayım.
“Ez kabul dıkım, Huda kabul nele inşalla,” diyerek, o güzel günleri yazayım biraz.
Yazayım da, belki okurken imana gelir, yine eskisi gibi bir selam verirsin.
Karşıyaka ile Salıbaba çocuklarının kavgasını hatırla.
Sapan ve klasörle verdiğimiz savaşları!
Sanki biri Yunan mahallesiydi, birisi de Türk!
Aklıma geldikçe gülüyorum cahilliğimize.
En çok da büyüklerin peşimize düşüp bizi eselediğine…
Bence, bildiğini anlatmaması, “Ben” deyip susması, “Sen” deyip ağlamaklı kalması acı verir insana.
Uçurtmalar yapardık seninle gakgom,
Bilyalı elimize geçmediği için…
Telden araba yapar, cam şekerle mutlu olur, kara lastiğe de gıcık olurduk.
Nenonun yetimleri var, ona yardım edin, diyen Deli Muşe de vardı, değil mi?
Ah ulan ah!
Tahtın yıkılsın felek!
Sevginin ortasında derin acılar mı hisseder insan?
Aydınlık gülümsemelerin içine hüznü yerleştirir mi durup dururken?
Durur olum, durur.
Malamine Diyarbekir deyip öldürürsen Zaza’yı!
Hüznü de yerleştirir, derin acıları da kalbine.
Sorma beni,
İyiyim ben…
Sağ ol.
Kuralları yıktığım günden beri mutluyum.
Eski ben değilim artık, bunu bil.
Bir yanım bahar bahçe, bir yanım çığlık çığlığa haykırmak istiyor.
Diploma almakla hâkim olunmaz, diyorum, kızıyorlar.
Bir şey bulamayınca da, “Değiştin sen,” diyorlar.
Geceler zindan, uykular haram iken onlar yüzünden bana.
Aklımda deli sorular var. Bildiklerim ve hissettiklerimi öğrenmek isteyen için diyorum, yanaşmıyorlar.
Kendilerini de yoldan çıkarırım diye korkuyorlar gakgom!
Biliyorum, silmek zordur geçmişin izlerini.
Gün gelir, bilmek de yetmeyebilir, ölmek de.
Bir yarım uçurum başında, diğeri sana küskün.
Sen de uyma bana.
Akışına bırak suyu.
Uyarsan, seni belediyeden atarlar olum!
Saygı ve sevgilerimle hoşça kal, diyorum.
Aklımdayken, bunu da söyleyeyim de öyle git.
Unutma, dünün bilmecesi dünle çözülür.
Nasıl ki korkular ecelden öncedir,
Yaşamakta direnmektir,
Geçmişe ve geleceğe gakgom!
Seni seviyorum.
Arada gel yanıma, eskisi gibi sigara içip efkâr dağıtalım.
Sensiz tadı olmuyor olum.
Korkma!
Senden bir şey istemiyorum.
Poçik olsa yine içerim.
Az mı içtik Salıbaba’da,
“Örkeni seyip çağa iken?”
Gerekirse yine içer,
Allah ne vermişse bölüşürüz gakgom!
5.0
100% (2)