10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1486
Okunma

Sahabe diyecek ki
Zeytini dalıyla taşımadı diye
Almaz mı kuzgun kuşunu
İbrahim yalnızca
Kendini tavaf edenlerle mi
Binecek o gemiye
Kalple görüp uykusuz
Ol cevap zahiridir
Yani yalandır her şey
O şuh dudaklarda
Tuzu kalır bir ahunun
Küllerin esrarı Pompei’de
Belki Erciyes’in eteğinde
Yanar kalır korkusuz
Acılarda
Ne yerli ayrımı vardır
Ne de yabancı
Hiç bilmediğim
Gecelerde tayfunsuz
Süslenir sadece
Tiftiklenir kuşkular
Isınırsın hiç ağlamadan
Lehep gibi kuşkudur
Silme yüreğin
Sorup durur kuşkusuz
Ama inan ki gönülden
İki kelime söylemeden
Ayrılık mı olur
Cehennem kadar ruhsuz
Neden böyle öfkelisin
Kızgın
Aldatılmış
Ve huzursuz
Gemiler batmayacak nasıl olsa
Herkes kendi yoluna
Herkes kendi gemisinde talancı
Kendi yüreğinde hırsız
Dönüşmek gerekirse dönüşürüz
Yok korkunun ecele faydası
Yol uzun eziyetli
Lakin çıktık bir kere yola
Elimizde narı haremiz
Düşmeyen sefer tası
Yaşıyoruz buyruksuz
Bulutlarla oynayarak
Ağaçlarla dans ederek
Yürürüz korkma sakın
Zira toprakta doğduk
Dönüş oraya
Gariplik paremizde
Terk etmeyen bülbül yuvası
Bizim gönül yuvamız
Zerre zerre
Katre katre
Damla damla
Yaşayıp dökülüyorsun
İmbiklerden süzülüp
Davulumbazlarda yel olup
Alışıyorsun
Ne yapıyor diyorlar
Ne yapıyor bu akılsız
Söyle belki
Yarın
Saat durur
Tam onikide
İkimiz için....
Ne o ağlıyor musun?
Bizim büyük bildiğimiz
Ruhu hala çocuk kız...