Mektup selam söyle benden sıla ya, en çok da Feti Çavuş’a!
Dağ başına çöken dumana benzer, ellisinde insan. Ona bel bağlar, buna bel bağlar derse, şaşırma!
Benle onun arasında olan bir şifredir bu.
Atmışında duman çöker gözüne, altmış beşte hiç bakılmaz yüzüne, de, o anlar.
Beni sorarsa, eyvanda oturmuş, kafa demliyordu, yanında da Coşkun vardı.
Sağlığı yerinde, morali o biçimdi.
Yalnız bir isteği vardı senden:
Çok zamandır haber alamadığı Nazlı’yı bulmanı rica ediyordu, bir de kendisi için güzel bir Diyarbakır türküsü okumanı!
Adımı duyunca dayanamaz, gözleri dolar ve efkârlanır gakgom.
Bunu fark edersen, saçlarına aklar düşmüş Süryani yavuklusu gelmiştir aklına.
Sakın ola dokunup deşmeyesin yarasını.
Elinden tut, en yakın meyhaneye götür, bir bira kendine, bir bira da ona ısmarla.
Yanında çam fıstığı ikram et, bir de radyoda “Nemrud’un Kızı” parçasının çalmasına dikkat et, yeter ona.
Kafası o biçim olduktan sonra mektubun tamamını oku kendisine.
“Dam doymadan Çortum’dan su akmaz” oğlum, bölümüne gelince yüzüne bak.
Hafif bir gülümseme göreceksin.
İşte o zaman, “Nasıl da hoşuna gitti, kıs kıs gülüsün ibnekırığı” diye yazdığım yerden devam edebilirsin.
Fanidir dünya, fani; alır da vermez yâri. Bu iş böyle giderse sonumuz tımarhane, de, gerisine karışma.
Kaşlarını çatar, bir gözünü de şaşı eder gakgom.
Sonra el atar kulağa:
“Bir karakaş, bir elâ göz sende var,
Bir tükenmez belalı gönül bende var.
Yedi yıldır derde derman aradım,
Heç demedin derde derman bende var,” der.
“Arjine ne oldu?” diye sorup kızdırma vaktidir şimdi gakgomu.
Sor ve devam et alt bölümdeki:
“Ya derdime derman ol ya da katlime ferman çıkar efendi” ile başlayıp,
“Ahçığı yolladım Urum eline,
Eser badı sabah zülfün teline,
Gel seni götürem Harput eline,
Serimi sevdaya salan Ahçık” türküsü ile.
Kekelemeye başladı mı, uzak dur.
Söverse, karışmam.)
Yavuklusunu hayal ettiğinde eli ayağı birbirine dolanır, ne dediğini bilmez gakgom.
Ağu yutarken bozuk atar, kafası iyi olduğunda da nara!
Benim gibidir, anlayacağın.
Gömer ciğerine acısını, yine de açık vermez gakgom.
Mertlik desen onda, babayiğitlik desen onda.
Bir kuru ekmeği de olsa bölüşür, kör düğümleri de açmaya çalışır.
Bu yüzden sever, sayarım keratayı. Düşmanın tasından suç içmediği ve eğilmediği için de kimsenin önünde başıma taç ederim her zaman.
Söyle ona, cevap yazmasına gerek yok. Çünkü onun okuma yazması yok!
Sana yazdırmaya kalkarsa da işler değişir. Hakkımda ne derse, bir fazlası onun olsun, diyor gakgoma sevgiler, saygılar sunuyorum.
Kal sağlıcakla, FETİ’M!
Bir gün her şey çok güzel olacak ve ben seni alıp çıkaracağım o tumpun başına. Elimizde soğuk biralarımız varken, avazımız çıktığı kadar haykıracak, malı cana verip, ana avrat doya doya söveceğiz hak edene!!!
Saygı ve sevgilerimle