0
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
458
Okunma

Taş ustası ziya usta
Keklik sesi tınısında vurur kalbi
Kaçarken kentin varoşlarından
Hummalı bir saraya tutulur
Titrer nöbetlerde
Çatlar durulur damar damar
Mevsimin birinde en hazanında
Orağını kaybetmiş çukurovada
Yüreğinin Çapasını atmış
Mavi bir isyan olup akmış
Kurtulup zincirlerinden
Bir kekliğin kalbine
Dayanmaz yüreği
İçin için yanar içi
Kaldırır balyozunu
Kayalara çatar
Saç saça
Baş başa
Taş taşa,
Taşar ruhu bedeninden
Sessizce terler,terinde inciler
Dağa taşa sığmayan usta
Kıyıda köşede unuttuğu
Keklik kafesine sığar
Orada çarpar yüreği...
Yokluğun yokluğunda
Yoksulluğun varında
Hiçliğin kârında
Bir sönmez bir ateşim şimdi
En nârında...
Gözlerim oylum oylum oyulmuş
Atılmış yerlere feleğin zarında
Bütün kocakarılar sözbirliği etmiş
Hasretler çıkarıp fallarında
Çarpmış bedenimi kuzgunların
Kanatlarına
Uçurup yitirmişler karanlıklara...
Karanlığın
Bedenine sızmış avcı
Gaddar,acımasız
Merhametten bi haber
Zalim avcı
Zülmüne katık eder
İzleri peşisıra dörtnala
Yarışır rüzgarlarla
Insan suretinde,
Katledip hunharca
Kansızca girip kanıma..
Bir dağ kekliği,
Göz,Gez ile arpacık arasına sığar ömrü
Gidemez bir arpa boyunca,
Koştukça yol uzar
Yürüdükçe kısalır
Mavilikleri çalınıp
Kısa ömründe
Kalbi vurur ziyade
Yuvada yavrularınca,
Çekiç çekiç
Balyoz balyoz
Vurur çakmak taşı kayalara
Her balyozda şimşekler çakar
Bir bulut gibi geçer ömür
Sağanak,sağanak düşer toprağa
Hayatın su çukurlarına bata,çıka
Atar o koca gövdesini dağa
Asar gölgesini,bir zeytin dalına
Ninnilerinde salına salına
Dağ yellerinin koynunda
Atar dağlara
Gövdesinde elleri
Ellerimde nasırı
Nasırında
Yüzündeki derin hasırı
Sanki gözünde
Bağdaş kurmuş acısı
Ne anası ağlar
Ne bir kör bacısı
Taş ustası ziya usta
Balyoz balyoz
Çekiç çekiç
Vurur çakmak taşı kayalara
Elleri havada bulutları toplar
Yıldırımlar düşer her balyozda
Bedeninden toprağa
Söyle usta derdin mi
Ağır balyozunmu
Kırdığın taş mı ağır
Yüreğindeki acılarınmı
Kırdığım taşlarmı sert
Acılarını sakladığım kaşlarınmı
Başında kara kara bulutlar
Kaldır balyozunu ziya
Gözünün içine baka,baka
Ölümü hayatının
Vur alnına
Indir öfkeyle,
Merhamet ile bir şey kıramazsın
Usta
Neden
Toprağa düşen hep mert olur
Sordum ona Çırak Ça
Niye ziya usta
Neden kayalar sert olur
Kaldırdı balyozu vurdu damara
Ve dediki
Kulağını aç beni iyi dinle ...
Öyle kalpler varki
Bu taştan ve dahil kayalardan daha sert
Oysa öyle taşlar varki
İçinden mümbit pınarlar akar
Akmaz ,katılaşıp
Taşlaşan yüreklerin gözlerinden yaş
Kaldırdı balyozu indirdi hırsla
Ürktü koca dağ
Sanki kaya ellerinde pamuklu şeker
Bu kadar acıyı ,gamı insan olmasa
Kim çeker ...
Üç oğlundan en en büyüğüydü
İlk göz ağrısıydı
Anasının ilk sancısıydı
Nışanlıydı
Evlenme arefesinden koşarak
Bayram arefesine
Bir trafik kazasında kurban verdi
Ondan taşa toprağa küslüğü
Karardı dünya,ışığını yitirdi güneş
Zeytin dalına astığı gölgesini
Bir daha
Hiç bir zaman bulamadı
Ruhunu bedenine sığdıramadı
Yemek içmek haram oldu
Her arefe sabahında
Her bayramın kucağında
Mezarlıkta bulur gölgesini
Bir selvi ağacı başucunda ...
Gölgesi
Gölgelenirken oturur başucunda
En sert kayaları kıran usta
Okşar gölgesinin mezar taşını
Ellerinin arasına alır başını
Vurur ağıtlar balyoz balyoz
Çekiç çekic
Ýüreğine
Çırak ça
🌜İbrahim YETGİNDAĞ 🌛
9 NİSAN 2021
5.0
100% (2)