1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
787
Okunma
Sus ve dinle
Ne sesler yitip gitti bu evrende
Sus ve dinle
Kâinat aksın yüreğine
Sus ve dinle
Boğma duygularını cümlelerinle
Besle, büyüt, bırak kalsın içinde
Korkma! Evlat
Hangi yolda yürürsen yürü
Görsen de, görmesen de
Bir yoldaşın olur mutlaka seninle
Sus ve dinle
Susmak mı diyorsun bana
Avazım çıktığı kadar
Bağırmak istiyorken ben oysa
Yanıyorken içim özlem ateşiyle
Ve beklemekten çatlamak üzereyken
Sabır taşım
Susmak mı diyorsun bana Usta
Hadi Bağır!
Avazın çıktığı kadar bağırsan da
Avazın çıktığı kadarsın, işte o kadar
Beklemek olmazsa, yanmak olmazsa
Nasıl bulur canlar değerini? Söyle bana
Ateşin üzerinde ki demliği düşün meselâ
Öylece demlenmelisin Evlat hayatta
Ne zormuş meğer, sevmek, umut etmek
Ne zormuş geceler boyu
Bir ezginin nağmelerinde
Bir yudum suya hasret
Çölde derviş gibi
Hep aynı yolları yürümek be Usta
Zordur bilirim
Lâkin, arşınladığın yol hep aynı gibi olsa da
Arşınlayan değişir, dönüşür zamanla Evlat
Bir yola koyulursun, yolum dersin
Sen yol olursun, yol sen olur
Biran gelir her şey yok olur
Peki desem
Dediğin gibi olsun desem
Ne zamana kadar sürecek?
Bu beklemek, demlenmek hadi söyle?
Ne zaman tutacak ellerimi o peri?
Ne zaman gülecek yüzüme?
Şu içimde sızlayan yaram var ya?
Ne zaman dinecek be Usta?
Ne zaman diyorsun bana?
Zaman prangadır Evlat
Yaşamımıza vurduğumuz pranga
Aşk; aslında bu prangalardan
Kurtulmak adına vardır hayatta
O peri ve gözleri
Çektiğin tüm özlem, hasret ve sancılar
Zamanın kadranından kopartmak adına seni
Varlığının özünde ki
Ateşi yakmak için varlar
Sus ve dinle
Ağır ağır çıkacaksın
Bu merdivenlerden
Ahmet Haşim’in deyimiyle…
5.0
100% (3)