17
Yorum
35
Beğeni
0,0
Puan
575
Okunma

beyaz bir kelebeğin peşinden koşuyor zaman
onun kanatlarına konuyor
ince saplı çiçeklere
gönlü ağarıyor yazdan önce baharın
çöküp kalır bir böcek
uğurunu çiçek açmayan dallara yaslamak
kırmızı açıyor açmayan zerdali ağacında
kuru dallar kuşlarla sallanırken
rüzgar sıvazlar sırtını şansın
geçen yıldan kalma otlar esintinin gözdesi
sesini dinler kavakların
bir çocuk kanadı kırık güvercinler uçururken
buğulanır gözleri bulutların
kanar gök yüzü nisanın
öldürür insanı insan!
bir bebeğin alnına dayanmış silah ürpertir zamanı
bunca delilik görülmez hayvanda
siyah bir sokak köpeği yer bulur fırtınada
çalı çırpının altına yatar
toprağa çakarak yüzünü
uygun adımlarla geçer bir dalmaçyalı
az sonra yağmura bırakır
kirlenmiş tüylerini
kalakalırız uğultulu havayı dinlerken
camların arka yüzünde, evlerde
bir ölü çıkmış gibi sessiz
içerinin rüzgarını dinleriz
yüzümüz döner de birbirine
sorarız küllenip geçen zamana
biz kaçıncı yolcularız burada
ve daha kaç kişi var arkamızda
evlerdeki uğultuyu duyan kaç kişi?
20. 04. 2014 / Nazik Gülünay